31 Ocak 2014 Cuma

DİBE VURMAK...



Hiç bitip tükendiğinizi hissedip,her şeyi bırakıp gitmeyi düşündünüz mü?Hani adına tükenmişlik sendromu denen hastalık var ya,ondan bahsediyorum.Bazen,son damla deriz ya tek bir cümle ya da olay bir bitişi belirliye biliyor.Elinizi, kolunuzu kaldıracak mecal, dayanacak güç,söyleyecek söz,her şey ama her şey adeta sizi terk edebiliyor.İnsan kendini yorgun,uzak ve kimsesiz hissedebiliyor.Bir bataklık insanı içine doğru çekiyor ve filmlerde ki gibi debelendikçe daha fazla batıyor insan.
Dibe vurmak diye bir deyim vardır,aynı öyle.Ya dipte kalıp,kaybolacak insan ya da,yüksekten denize atlayan insan misali dibe vurup tekrar deniz yüzeyine doğru kendini süratle iterek tekrardan nefes almaya başlayacak.Tabii bazen bu yüzeye çıkmalar pek kolay olmuyor.İnsanın çok çaba sarf etmesi gerekebiliyor ya da tıbbi destek alması.Bu arada insanın en çok aradığı bir dost,ama gerçek,kişilikli ve insanın kendine gelmesini sağlayacak kadar kuvvetli.Aşama,aşama bu zorlu günlerin sonunda her şeyin yoluna girdiğini görmek,tekrar yaşamın kargaşasına karışmak,yaşamı hissetmek çok,çok güzel.


                                      

                      Sevgiyle kalın....

29 Ocak 2014 Çarşamba

KIŞ KLASİĞİ:BOOOZAA!VEFA BOZACISI





Atatürk'ün içtiği bardak



Boza,darı irmiği,su ve şekerden üretilir.Osmanlı'dan beri kış aylarının en güzel içeceğidir.
İçinde A,B,C ve E vitaminlerini barındıran bozanın mayalanması sırasında üreyen laktik asit
çok değerli bir madde olup,hazmı da kolaylaştırır.Ayrıca süt yapıcı özelliği dolayısıyla lohusalara tavsiye edilir.Evlerde bulgurdan da yapılan bozanın İstanbul'da ki tek adresi Vefa
Bozacısı'dır.Vefa semti,Çelebi Caddesi'nde ki, Vefa Bozacısı  1876 yılından beri İstanbul'un simgelerinden biridir.
Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan dükkandaki, mermer küplerin içindeki bozanın üstüne ekilen tarçın ve karşı dükkandan alınan sarı leblebi ile tadına doyum olmaz.
Mekana girdiğinizde kendinizi farklı bir zaman diliminde zannedeceksiniz.Bir bardak boza alıp,
soluklanın,kendine has kokusu ve tadıyla bozanızı için ve etrafınızı seyredin,giderken cam şişelerdeki bozadan evinize de götürebilirsiniz.
Şu soğuk kış günlerinde,bu güzel içeceği Vefa Bozacısı'ndan için.Beğeneceksiniz...





Sevgiyle kalın....

27 Ocak 2014 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 71 KAYSERİLİLER..



Herkese sağlıklı ve mutlu bir hafta diliyorum.

***Kayserili iki eski arkadaş, yolda karşılaşırlar.Birbirlerini çok özlemişlerdir.Kucaklaşıp hasret
giderirler.Ayaküstü hoşbeşten sonra,biri diğerini akşam yemeği için evine davet eder.
Diğeri arkadaşının bu cömertliğine şaşırır ama daveti de kabul eder.Evin adresini ister.Arkadaşı da tarif  eder:
-Falan mahalle,filan sokak..İşte o sokağa geldiğinde,solda büyük bir beyaz bina var.O binanın
kapısını burnunla çal.
-Arkadaş evin adresini anladıkta,niye evin zilini burnumla çalıyorum??
-Bunda anlaşılmayacak ne var?O sırada elin kolun hediyelerle dolu olduğu için,kapıyı ancak
burnunla çalabilirsin..




***Kayserili'nin eşi ölmüş.Adam gazeteye ölüm ilanı vermek istemiş.Gazeteye gitmiş en ucuzundan,standart bir ilan vermiş.''Zehra'yı kaybettim.Üzgünüm.''
Gazetenin reklam sorumlusu uyarmış.''Ödediğiniz parayla altı kelimelik ilan verebiliyorsunuz.
Üç kelime daha hakkınız var.''
Kayserili:''Ekstra para ödemeyecek miyim?''diye sormuş.
Görevli:i''Hayır ödemeyeceksiniz.Biz sizden altı kelime parası aldık zaten.
Bunun üzerine Kayserili ölüm ilanına üç kelime daha eklemiş:''Satılık araba var.''






Sevgiyle kalın....

















kaynak:En güzel çocuk fıkraları.

24 Ocak 2014 Cuma

KÜLTÜR GÜNLERİ: İŞ BANKASI MÜZESİ

1924-1925 ANKARA ULUS İLK GENEL MÜDÜRLÜK



KUMBARALAR


DAKTİLOLAR VE FOTOKOPİ MAKİNESİ


ŞUBENİN BANKOLARI

 1924 Yılında kurulan İş Bankası aynı zamanda Atatürk'ün emriyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk bankasıdır.Kuruluşundan itibaren gelişimine ait bütün verilerin sergilendiği Bahçekapı'da ki bina eski Yeni Cami şube binasıdır.2005 Yılından itibaren müze
olarak tasarlanmaya başlanan bina 2007 yılında halka açılmıştır.Bankacılığın Türkiye'de ki
tarihini ve gelişimini görmek,tekrar o zamanları yaşamak açısından görkemli binayı gezmenizi
öneririm.Alt katta ki kasa dairesini gezmeyi unutmayın.İş Bankası Müzesi'ni beğeneceksiniz.

KASA DAİRESİ







Sevgiyle kalın...

22 Ocak 2014 Çarşamba

SEVGİMİZİ GÖSTERMENİN EN GÜZEL YOLU...



Sevgimizi karşımızdaki insana belli etmenin çeşitli şekilleri var biliyorsunuz..Sevdiğimize
sarılabiliriz,onu kucaklayabiliriz,gözlerinin içine bakabiliriz,sevdiği bir şeyi ona hediye olarak alabiliriz,süprizler yapabiliriz.Bütün bu yaptıklarımız karşımızdakini mutlu eder,onu sevdiğimizi anlar.Ama sevgimizi ifade etmenin bir şekli daha var ki,bu kesin ve net bir anlatımdır.O da sevdiğimiz insana *seni seviyorum*demektir.Aslında ne kadar az kullandığımız,kullanmaktan nedense kaçındığımız bir sözcük.Halbuki hepimizin duymaya ne
kadar ihtiyacı var.Anne olarak,baba olarak,sevgili olarak,arkadaş olarak,dost olarak.....
Sevdiklerimizi kaybetiğimizde,(bu ayrılıkta olabilir ölümde)hep pişmanlıklar yaşarız;neden ona
sevdiğimi söylemedim,seni seviyorum demedim diye.Artık dönüşü olmayan şeyler için üzülmek,ah-vah etmek insanın doğasında var herhalde.Çünkü korkuyoruz duygularımızın ortaya saçılmasından,sonrasın da pişmanlık yaşamaktan.Halbuki karşımızdaki kişiye sebep olmaksızın bile,içimizden geldiği için *seni seviyorum* diyebilmek,insanın en güzel duygusunu ortaya koymak,şeffaf ve net olmak ne güzel..




Sevgiyle kalın....

20 Ocak 2014 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 70 TASMA...



Pazartesi gününe neşeli başlayalım ki,haftamız neşeli geçsin ve hafta sonu çabuk gelsin.
Güne güzel başlamak biraz da bize bağlı her şeyi problem yapmadan,lüzumsuz çekişmelere katılmadan,olaylara iyi tarafından bakarsak günümüz güzel geçecektir diye düşünüyorum.
Ne dersiniz?..
İşte haftanın fıkrası:

*Temel,bir gün,keçinin boynuna tasma takmış ve gezdirmeye çıkarmış.Yolda arkadaşı Dursun'la karşılaşmışlar.
Dursun:''Ula Temel,n'apiysin?'' diye sormuş.
Temel cevap vermiş:''Ula cörmiymisin?Çöpeğimi cezdurayrum.demiş.
Dursun:''Ula bunun boynuzları var.''diye söylenmiş.
Temel:Valla ben onin özel hayatuna karışmayrum.'' demiş.




Sevgiyle kalın...















kaynak:En güzel karışık fıkralar

17 Ocak 2014 Cuma

SERRA'NIN KEPÇESİNDEN: PEKMEZLİ MUHALLEBİ..










Yine kolay ve hafif bir tatlı tarifim var sizlere.Özellikle diyet yapan arkadaşlar sözüm size,beğeneceğinize eminim.


1 LİTRE SÜT
2 ÇORBA KAŞIĞI MISIR NİŞASTASI
1 ÇORBA KAŞIĞI UN
BİR PAKET VANİLYA
KAHVE KAŞIĞININ UCU İLE ŞEKER 
İRİ KIYILMIŞ CEVİZ VEYA FINDIK
PEKMEZ

Sütü,nişasta,un,vanilya ve şeker ilavesi ile kısık ateşte devamlı karıştırarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin.Ocaktan aldıktan sonra mikserleyin ki pürüzsüz bir kıvam elde edelim.
Tek kişilik cam kaselere koyalım ve üzerine bolca irice kıyılmış ceviz(tercihim cevizden yana)veya fındık serpelim ve soğumaya bırakalım.İkram edeceğiniz zaman üstüne pekmez gezdirerek sunun.Misafirleriniz çok beğenecek.Afiyet olsun.



                                                           
Sevgiyle kalın...


15 Ocak 2014 Çarşamba

KÜTÜPHANEMDEN:ÖLMEDEN ÖNCE YAPMANIZ GEREKEN 2001 ŞEY



''ÖLMEDEN ÖNCE YAPMANIZ GEREKEN 2001 ŞEY''Kitabı benim başucu kitabımdır.Özellikle canım sıkkın olduğunda ya da sinirlerim tepe yaptığı zamanlarda okumak,sayfaları arasında gezinmek bana her zaman iyi gelmiştir.İnsana daha yapılacak çok şey olduğunu ve yapmak gerektiğini çok net anlatan bir kitap.
Size sunulan listelerden seçeceğiniz o kadar çok şey var ki,bazıları kolay bazıları zor ama
 *bir gün yaparım*diye hayal kuracağınıza size bir yerden başlama olanağı sunuyor.Ayrıca kendi fikirlerinizi de eklemek için kitabın sonunda boş sayfalar var.Yazar Dane Sherwood, bizlere istediklerimize,hayallerimize başlamak için beklemememiz gerektiğini,zamanın kısa olduğu,gülünç,komik,delice bir çok görevin bizi beklediğini anlatan uzun bir liste sunuyor.
Hayal kurmaya değil,hayalleri gerçekleştirmeye davet eden Pegasus Yayınlarının bu kitabını öneririm.



Sevgiyle kalın...

13 Ocak 2014 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 69 SEÇTİKLERİM



Mutlu bir pazartesi,güzel ve sağlıklı bir hafta olsun.....

**Telefonun öbür ucundaki adam:
-Aman doktor,dedi.Karım hastalandı,apandisit krizi geçiriyor.
-Nasıl olur,dedi doktor.Karınızı geçen yıl apandisit ameliyatı yapmıştık.İnsan iki kez apandisit
olmaz ki!...
-İnsan iki kez apandisit olmaz ama,iki kez evlenebilir...


**İki erden birisi,geçen kamyona selam durunca öbürü,sordu:
-Neden selam verdin?
-Görmedin mi?Kamyonun üzerinde General Motors yazıyordu.


**İlkokul birinci sınıfta öğretmen insan iskeletini gösteren bir levhayı tahtaya asarak sordu:
-Bu nedir?
Arkalardan bir ses yükseldi:
-İnsan kılçığı öğretmenim.


**Neşeyle kapıdan giren genç kadın,gazetesini okuyan kocasına:
''Sana sevineceğin bir haber vereyim mi şekerim?Bugün tam üç kez kırmızı ışık yanarken geçtim arabayla ama bir kerecik bile trafiğe yakalanmadım.Biriktirdiğim üç ceza parasıyla da kendime
güzel bir elbise aldım.


Sevgiyle kalın....

10 Ocak 2014 Cuma

BEN KEDİ!!..





Ben kedi!..Evcil hayvanların eski çağlardan beri en bilineni..Eski Mısır'da  Güneş tanrısı Ra'nın
kedi kılıklı kızı olarak tanrılaştırıldım,sevildim;bu gün British Museum'da mumyalarımı
görebilirsiniz.Eski Yunan madeni paralarında  ve İtalya'daki Pompei harabelerindeki
mozaiklerde resimlerim bulunmakta.İnsanlar benden daima etkilendiler,duruşumdaki asalet,gururum,özgürlüğüme düşkünlüğüm onları hep şaşırttı..Ben, istediğim zaman gelirim,severim ve giderim;köpekler gibi asla olmadım,her zaman bir duruşum ve tavrım oldu.
Bazen nankörlükle suçlandığım durumlarda olmuştur.Yine de insanların nankörlüğünün yanında benim ki hiç kalır.Ben kedi!..Orta çağ'da  cadılarla bir tutulup yakıldım,derim yüzüldü
işkence gördüm ama duruşumdan hiç taviz vermedim.Bazen kral sofralarında ağırlandım,
kraliçelerin göz bebeği oldum bazen de rengimden dolayı uğursuzluk sembolü sayıldım,şeytanın
sembolleriyle eşleştirildim.Ben kedi!..Sıcak ortamları severim,keyfim olduğunda mırıl mırıl mırıldarım,tüylerimi seven insanların elektriğini alırım,onlara sevgi veririm,avcılık yaparım.Ben kedi!..Bu çağda,2014 yılında hala bizlere zarar vermeye çalışanlar,eziyet edenler,öldürenler,bir lokma yemeği esirgeyenler var,insanlık adına utanılası bir durumda olmanıza üzülüyorum.
Ben kedi!.. olarak ne yazık ki çağlar boyu insanların *sevgi*konusunda bir arpa boyu yol almadığına inanıyorum.



Sevgiyle kalın...

8 Ocak 2014 Çarşamba

DÜĞÜNE BEŞ KALA...


Ailelerin en büyük beklentisi biricik kızlarının evden hayırlısı ile bembeyaz gelinlikle çıkmasıdır.Çoğu aile küçükten itibaren kızları için çeyizler hazırlar,eksik kalmaması için elden 
gelen yapılır.Ve bir gün beyaz atlı prens gelir.Söz,nişan derken düğün hazırlıkları başlar.Fakat heyhat!o sırada büyü bozulur,problemler ortaya çıkmaya başlar.O özel ve de güzel güne gelene kadar bazen aileler arasında büyük fırtınalar kopabiliyor,olaylar ister istemez gelin ve damada sıçrayarak daha tehlikeli durumlar ortaya çıkıp,ağızların tadı bozulabiliyor.Daha baştan tatsızlıkların olmaması o çok önemli günü keyfle yaşayabilmek, o telaşlı,yorgunluklu ve stresli günleri aşmak aslında ailelere bağlı.

Kız anneleri,kızları için hep en iyisini isterler,damat olacak kişiye hep bir yakıştıramama durumu vardır ve de bu bazı durumlarda ince laflar sokularak özellikle belli edilir.

Erkek annesi hep tedirgindir,sevgili oğlu acaba iyi bakılacak mıdır?Asla gelin tarafından yapılan
hiç bir şey beğenilmeyerek,tek kaş havada pozisyonu alınır.

Kız annelerinde,kızları önemsemese bile bir takı telaşı vardır.Erkek tarafının alacağı takıların
çok özel ve de pahalı olması ilk şarttır.Gelinin zevki önemli değildir,önemli olan takıların gösterişi ve düğüne gelenlere sergilenmesidir.

Gelinlik seçimi,düğün organizasyonlarında gençlerin isteklerinden çok ailelerin istekleri gerçekleşir.Kız annesi kendi hayalinde ki gelinliği seçer,erkek tarafı düğünü kendi yapıyorsa davetli sayısında üstünlük sağlamak ister.Pasta bile ayrı bir problem olur.

Eşya seçimleri bazen kabusa dönebilir.İki tarafta kendi seçimleri ve zevklerini ispata girişirler.
Çocuklarının isteğinden çok kendi istekleri ön planda olur.

Yorgunluklar ve telaşlar arttıkça,her iki tarafta istediklerinde dayatmacı olurlarsa gerginlikler baş gösterebilir.Bu durumda en zarar görenlerde daha yolun başında olan gelin ve damattır.

Her iki tarafında keyfini sürebileceği durum gereksiz yere gerilir,sözler,laflar havalarda uçuşur.
anne baba olarak,bizlerin yetişme tarzından kaynaklanan fazla müdahaleci bir tarzımız var.Hayatın onların olduğunu,bu özel günün de sadece onlara ait olduğunu kabul etsek,aileler olarak fazla karışmasak,gençlerin istekleri doğrultusunda,onların zevk ve ihtiyaçlarına uygun kendi istediklerini yapmalarına fırsat verilse,ancak yardım isterlerse karışılsa herkes için her şey daha güzel,keyifli ve eğlenceli olacaktır.Unutmayalım ki bu sefer perde onlar için açılmakta,bizler sadece seyirciyiz.




Sevgiyle kalın...

6 Ocak 2014 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 68..... 2014 GÜLMECELERİ


2014 Yılı ilk Pazartesi gününün gülmeceleri....


*-Termometrenin düşmesi neyi gösterir?
-Çivinin iyi çakılmadığını.

*-Lastik neden esner?
-Uykusu geldiği için.

*-Yılanla kirpi evlenirse ne olur?
-Dikenli tel.

*-Bir aile hep patates yiyormuş.Bir gün kapı çalınmış.Kim gelmiş?
-Gına.

*-Gecelik giymiş eşeğe ne denir?
-İyi geceler.

*-Ormanda bir tavşan filin geldiğini görünce ağacın arkasına saklanmış.Neden?
-Çelme takmak için.

*-Bir filden daha ağır ne vardır?
-İki filin ağırlığı.

*-Çekirdekli üzüm çekirdekli üzüme ne demiş?
-Hamile misin yoksa kardeşim!..

*-Benzin ile insan arasında ne benzerlik vardır?
-İkisininde sulusu çekilmez.

*-Kızdığını en çok kim belli eder?
-Ütü.

*-En temiz böcek hangisidir?
-Hamam böceği.

*-Can bedenden çıkmayınca ne olur?
-Can,Türkçe dersine geç kalır.





Sevgiyle kalın....

3 Ocak 2014 Cuma

EVLİLİK...SİZ NE DERSİNİZ??




Evlilik sizce nedir??.Bu soruya verilecek bir çok cevap bulabilirsiniz.En popüler bazı cevapları sizlere iletmek istiyorum.

*Evlilik resmi bir akittir.

*Toplumun sizi yönlendirmesi bazen de dayatması ile ortaya çıkan bir durumdur.

*Farklı kesimlerde büyümüş,eğitim almış,düşünceleri,zevkleri,karakterleri farklı iki insanın aynı çatı altında yaşama savaşıdır.

*Evlilik,kişilerin karşısındakini sahiplenme  duygusuyla *aşk*ın ölmesidir.

*Evlilik,özveridir,fedakarlıktır.

*Sevgi ve saygı evliliğin temel taşları,olmazsa olmazlarıdır.

*Sevgisiz bir evlilik en zor mecburiyettir.

*Evlilik tarafların koruması gereken en özel durumlarıdır.

*Evlilik sizi ya mutlu yapar ya da mutsuz;ortası yoktur.

*Evlilik,sadece iki kişiyi ilgilendirir.''karı-koca arasına şeytan bile girmez''sözü kesinlikle
doğrudur.

*Belirli yaşa geliş kadın ve erkeklerden illa ki de beklenen davranıştır.

*Evlilik,bazen sadece çocuktur.

*Evlilik,hayatımızın doğrusu veya yanlışıdır.

*Aile birliğinin temelidir.

Aslında bu yazılanların toplamı evliliği anlatmıyor mu?Bütün bu yazılanlara sizin de ilave edeceğiniz bir cümleniz var mı???..






                             Sevgiyle kalın....

1 Ocak 2014 Çarşamba

YENİ BİR BAŞLANGIÇ....



Bu gün 2014 yılının ilk günü....
Yeni bir yıl , yeni bir başlangıç demek;umutlarımız,isteklerimiz ve hayallerimiz için önümüzde içini bizim dolduracağımız 365 gün var ki,bu bir çok şeyi sığdırabileceğimiz bir zaman dilimi.Bu
zamanı iyi değerlendirmekte bizim elimizde.Mesela bu yıl yapmayı en çok istediğimiz şeyleri
numara vererek yazabilir sonra da bunları hayata geçirmeye çalışabiliriz.Olmasını beklemek yerine,harekete geçmeyi seçebiliriz.2014 yılı sonunda,kaç isteğinizi bakalım hayata geçirmiş
ve kendinizi mutlu etmiş,size verilen zamanı nasıl kullanmış olacaksınız??..






                                                           
             Sevgiyle kalın....