30 Ocak 2013 Çarşamba

TARİHİN İÇİNDEN : MUDURNU

 *Mudurnu,coğrafi olarak İstanbul ile Ankara'nın ortasında,tarihi ipek yolu üzerinde Osmanlı dönemine ait tarihi yapılara sahip,etrafı ormanlar,göller,termal sular ile çevrili bir şehirdir.


*165 Ev,8 cami olmak üzere mimari değeri yüksek bir çok yapı nedeniyle Kentsel sit alanı ilan edilmiştir.

*Hitit'ler tarafından yerleşim merkezi olarak kullanılan şehir,Bizans ve Selçuklu egemenliğine girmiş,Osman Bey zamanında
 Osmanlı Beyliği topraklarına katılmıştır.
 Luvi dilinde Ana Tanrıça Ma'nın erkeği anlamına gelen Madra'dan türeyerek Madrana/Modrene adı zamanla Mudurnu olarak değişikliğe uğramıştır.


*Mudurnu'ya 5km.mesafede Babas kaplıcası ve 30 km.kuzey batısında Sarot kaplıcası bulunur.

*Kalesi,Beyazıt cami ve hamamı görülmesi gereken yerlerden.

*Evliya Çelebi'de ünlü kitabında Mudurnu'dan bahsetmiştir.

*İğne yapımı,dericilik,yemenicilik gibi meslekler yok olmaya yüz tutmuştur.Az da olsa
hala demircilik,bakırcılık ve semercilik gibi meslekler devam etmekte.Demirciler çarşısını gezmeyi unutmayınız.




 *Cuma günleri sala verildikten sonra yapılan duaya Orta Çarşı ve Demirciler Çarşısı esnafı dükkanları önüne çıkar ve amin diyerek duaya katılırlar.Bu 600 yıllık bir gelenektir.Küçük kesilmiş ekmek ve katık da hayırseverlerce ikram edilir.Ahilik geleneği olan bu esnaf duası her hafta tekrarlanır.

*Şehir girişindeki Yarışkaşı Konağı,Keyvanlar Konağı,Fuatbeyler Konağı,Hacı
Abdullahlar Konağı gibi geleneksel otellerde kalma olanağınız var.


Resim yazısı ekle
 *Yöresel yiyeceklerden tatmayı unutmayın.Ayrıca ev eriştesi,çeşitli reçeller,keş(yoğurdun süzülerek tuzlanıp şekil verilmesi,özellikle erişte ile muhteşem)
organik sebzeler alabilirsiniz.

*Abant 15km.mesafededir.Kaynak suları ile beslenen ve bir krater gölü olan Abant gölü her mevsim ama özellikle kışın muhteşem manzarası ve doğası ile görülmesi gereken yerlerden.

*Arabanız yoksa,Bolu'ya giden otobüslere binerseniz,terminalden her yarım saatte Mudurnu'ya otobüs seferi var.

*Dar sokakları,tarih kokan evleri,el sanatları,Osmanlı dönemi mimarisi ile görülesi yerlerden.





     Sevgiyle kalın...


kaynak:Vikipedi,Mudurnu Haber.

28 Ocak 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 21 CHURCHILL



Ocak ayının son haftasına girerken,güzel bir hafta olsun diyerek söze başlayalım ve gülümsemelerle devam edelim.


*Churchill'in kadın muhalifleriyle de atışmaları ünlüdür.Lady Astor kürsüde konuşan Churchill'e laf atar.
-Eğer kocam olsaydınız,kahvenize zehir katardım!..
Churchill cevap verir:
-Eğer ben de kocanız olsaydım,o zaman kahveyi sevinerek içerdim!!..


*Churchill her gün içkiye erken başlayanlardandı.Tartışmalı bir parlamento toplantısından sonra İşçi Partisi'nin kadın milletvekillerinden Braddock sinirlendi:
-Sen bir sarhoşsun!
Churchill güldü:
-Olabilir,yarın ben ayılacağım ama sen hep çirkin kalacaksın!..


*Savaştan sonra Churchill ailesi ve dostlarıyla birlikte bir akşam yemeğinde,ciddi bir konuyu tartışırlarken masanın ucundan bir ses yükselmiş.
-Sör,II.Dünya Savaşı'nın en önemli adamı kimdi?
Herkes dönüp bunu sorana bakmış;Churchill'in sarhoş damadı..
Churchill aldırmamış,sözüne devam etmiş...
Ama damat yakasını bırakmamış,sesini daha da yükseltmiş:
-Sör,sör cevap vermediniz,savaşın en önemli adamı kimdi?
Churchill yine aldırmayınca sarhoş damat ayağa kalkmış:
-Duymuyor musunuz,size soruyorum,savaşın en önemli adamı kimdi,diyorum.
Churchill gayet sakin, purosundan bir nefes çekmiş:
-Mussolini'ydi!
Herkes şaşırmış.''Nereden çıktı?'' bu diye..
Yakın dostlarından biri Churchill'in kulağına eğilmiş:
-Niçin acaba?
Churchill gülmüş:
-Damadını astırdı da!





                                                                         Sevgiyle kalın.....










kaynak:Dünya Mizahından Fıkralar

25 Ocak 2013 Cuma

APOLLON ve DAPHNE..



Defne ağacı,yaz kış yaprağını dökmeyen,her zaman yeşil olan ağaçlardan.Aromatik bir bitki.
Yaprakları özellikle balık ve etlere çok hoş bir koku verir ve yemeği lezzetlendirir.Ayrıca defne,
kozmetik ve ilaç sanayinde de kullanılmaktadır.
Peki,defne ağacı ile ilgili efsaneyi biliyormusunuz?Apollon'a atfedilen mitoslardan birini, Daphne ile ilgili olanı sizlerle paylaşmak istiyorum:

*Asi(antik devrindeki ismiyle Pene)Irmağı'nda Daphne adlı çok güzel bir su perisi yaşardı.O tanrıça Artemis'in perilerinden olduğu için ölene kadar bakire kalma ayrıcalığına sahipti.Bir gün tanrı Apollon Daphne'yi görür.Görür görmezde aşık olur.Aşkını sunmak için ona seslenir,onu duyan Daphne kaçmaya başlar,ama ne kadar kaçarsa kaçsın Apollon onu yakalar,kollarınla sarılıp ona olan aşkını ilan eder.Yapılacak bir şey olmadığını anlayan Daphne kendini Apollon'a bırakır.Apollon kolları arasındaki Daphne'nin hareketsizliğini,sertleştiğini ve bir ağaca dönmekte olduğunu fark eder.Apollon'un çaresiz bakışları arasında dalları,yaprakları ile yemyeşil bir ağaç olmuştur.Bu ağaç gövdeye sıkıca sarılan tanrı Apollon göz yaşlarını tutamaz.Tam o sırada Daphne'nin yeni bedeni,tüm yapraklarını aniden döküverir.Apollon göz yaşları içinde yerden topladığı Daphne'nin yapraklarından bir çelenk yaparak başına takar.
İşte o günden beri müzik ve güzel sanatlar alanlarında yapılan yarışmalarda birincilere ''defne
yapraklı çelenk''ödül olarak verilir.*





                        Sevgiyle kalın...







kaynak:Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya

23 Ocak 2013 Çarşamba

KÜTÜPHANEMDEN : İKİ YEŞİL SU SAMURU



İki Yeşil Su Samuru,güvensiz,huzursuz,mutluluğu arayan ama bir türlü bulamayan çağdaş bir kadınla,annesine olan hayranlığı ve onun intiharı ile hayatı tersine dönen bir erkeğin hikayesini anlatıyor.Sevgi ve intiharın sorgulandığı,çocuklukta yaşanan travmaların hayat boyu insanı nasıl takip ettiğinin anlatıldığı sıra dışı bir roman.Artık bir klasik olan bu sürükleyici romanı hala okumadınızsa,okuyun beğeneceksiniz.

Yazarı:BUKET UZUNER-Romancı,hikayeci,gezi yazarı.Romanları 8 dile çevrilmiştir.
                                       1996 da Iowa üniversitesi(WP)onur üyesi oldu.
                                       2004 ODTÜ Senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlanmıştır.
                                       Benim Adım Mayıs,Ayın En Çıplak Günü,Şairler Şehri gibi 
                                       hikaye   
                                       Balık İzlerinin Sesi,Kumral Ada-Mavi Tuna,İstanbullular,Uyumsuz 
                                       Defne Kaman'ın Maceraları/Su gibi romanları
                                       Şehir Romantiğinin Günlüğü,New-York Seyir Defteri gibi Gezi 
                                       kitapları vardır.
                                 
                                

                               **Ayrıca Buket Uzuner Yunuslara Özgürlük'e destek olarak Kaş Yunus 
                                 Parkı'na karşı imza kampanyası başlatmıştır. 





                                                                 Sevgiyle kalın...


      

21 Ocak 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 20 TEMEL



Haftaya güzel bir giriş yaparsanız eğer haftanız güzel geçecektir inanın.Pazartesi sendromunu boş geçin,sizleri gülümsetecek fıkralar yazıyorum,okuyun ve gülümseyin.İyi haftalar...

*Karadeniz sahilinde bir ev yaptıran Temel,evini kiraya vermek istiyordu.Onun için camına,''Bu ev''kiralıktır yazısını yapıştırdı.
Yan apartmanın sahibi Cemal'de evini kiraya vermeye karar verdi.Cama bir yazı yapıştırdı:
''Bu da''.


*Temel İngiltere'ye gider.İşleri sebebiyle gün boyunca koşturur.Akşam yorgun argın kendini bir otele atar.Kafayı yatağa koy koymaz da uyur.Sabah erkenden kalkar.Elbiselerini giyerek hemen resepsiyona iner.Hesabı ister.
Resepsiyon görevlisi,hesabı Temel'e uzatır.Temel hesaba bakar,şaşırır.
-Yastığa başımızı koyduk kaldırdık,beş yüz dolar.Böyle saçmalık olur mu?
-Ama efendim,hizmetlerimiz var.
-Ne hizmeti?
-T.K.P. hizmeti,100$.
-O ne?
-Tenis Kortlarını Kullanma parası.
-Ama ben kullanmadım ki.
-Kullansaydınız.6 Tane kortumuz var.
-Eee başka?
-H.K.P. 150$ dolar
-O ne?
-Havuzu Kullanma Parası.
-Kafayı vurdum yattım,diyorum.Ben havuzu filan kullanmadım.
-Kullansaydınız efendim.Üç tane havuzumuz var.Hatta ikisi olimpik havuz...
Temel'in kafası atar.Kadının elinden faturayı alır ve altına T.S.P.yazarak kadına uzatır ve şöyle der:
-Verin bakalım yüz dolarımı.
Bu kez kadın şaşırır:
-Ne yüz doları?
Temel açıklar:
-T.S.P. Dolayısıyla sizden beş yüz dolar alacağım vardı.Dört yüzünü hizmetleriniz için kesin.Yüz dolarımı alayım.
-Ne bu?Bu T.S.P. de ne oluyor?
-Temel'i Soyma Parası.
-Ama efendim,öyle şey olur mu?
-Soysaydınız efendim! Temel bütün gece buradaydı.



Sevgiyle kalın.....













kaynak:En güzel Çocuk Fıkraları

18 Ocak 2013 Cuma

BEBEKLER NEDEN EMEKLER??..




Yaşamımız boyunca beş evre geçiriyoruz,bebeklik,çocukluk,gençlik,olgunluk ve yaşlılık.Bebekliği saymazsak eğer,yaşamımız mevsimlere benzer.İlkbahar,yaz,sonbahar ve kış.
En güzel mevsimlerdir ilkbahar ve yaz;sonra biraz buruk sonbahar ve karlı,zorlu kış.Çabuk geçen gençlik yılları sonrası hep zordur.Daha doğrusu kabullenmek zordur.Hep gençlikte kalabilmek için neler neler yapıyoruz.Tıp ömürü uzatabilmek için,daha doğrusu ölüme çare bulmaya çalışıyor.Her şeye rağmen hayattan kopmak istemiyoruz,hemde genç kalmak istiyoruz.Yaşam derken,Yunan Mitolojisinden okuduğum bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
**İnsan yaratıldıktan sonra,yaşayacağı süre gündeme gelir.Zeus bütün canlıları huzuruna kabul ederek onlara ömür biçmektedir.Sıra insanoğluna gelince,Zeus bakar insanoğluna gözü hiç tutmaz.Yirmi beş sene ile ilk insanın ömrünü sınırlar.Huzurda merakla bekleyen insanoğlu hemen itiraz eder.''Bu çok az ''diye.Zeus aldırmaz ve kararında ısrar eder.Ama insan yılmaz,ısrarlarını sürdürür ve sonunda,kendinden önce sırada bulunan hayvanların ömürlerinden alıp ona vermesini teklif eder.Bunun üzerine Zeus bunu şartlı kabul edeceğini söyler.Şart şudur:''Senden önce tırtıl,kelebek,tavus kuşu,beygir,tilki ve maymun sıradaydılar.Onların ömürlerinden alıp sana vereceğim.Lakin,ömrünün belirli zamanlarını o hayvanlar gibi yaşayacaksın.İnsanoğlu hemen kabul eder.Bu sebeplendir ki,yeni doğan bir bebek önce tırtıl gibi yerde sürünür,emekler.Sonra kelebekler gibi neşe içinde coşar,çok mutludur ki bu çocukluk çağıdır.Ardından ergenlik çağı,gençlik gelir çok gururlu ve alıngandır,tavus kuşu gibi.Ve yirmili yaşlardan kırklı yaşlara kadar hayatın acı gerçeği ile karşılaşılır,hep çalışılır aynı beygir gibi.Kırkından sonra insan artık tecrübelidir,kolay kolay kandırılamaz aynı tilki gibi.Ve sonunda altmışlı yaşlar gelir ki, o da maymunluk çağıdır.**
Antik çağdan beri insanın hayata doyumsuzluğu sürmekte,hem uzun,hemde artık genç olarak yaşayalım istiyoruz.Öyle değil mi??..Ama bence,sağlıklı ve doya doya yaşanmış bir hayat en güzeli....




   Sevgiyle kalın...










KAYNAK:Ana Tanrıça'dan Mevlana'ya

16 Ocak 2013 Çarşamba

SİZE* STRAVİNSKY* DESEM???...



Igor Stravinsky'nin Le Sacre du Printemps(BAHAR AYİNİ) isimli eseri beni çok etkileyen bir bale.Müziğin armonik yapısı,değişken ritmi ve ezgileri ile bir kabile müziğini andıran teması ve coşkusu,dinlerken ve seyrederken beni farklı bir dünyaya  götürmekte.Klasik müzikle bütünleşen bir insan,bu konuda bir uzman olmadığım halde bu eseri dinlemenin ruhumu doyurduğunu,bana iyi geldiğini söylemeliyim.
Klasik müzikte çığır açan,yenilikçi biri olarak kabul görenStravinsky'nin eserinden ufak bir kesiti videodan izleyebilirsiniz.Beğeneceğinizi umuyorum,tamamını dinlemek için CD sini almanızı öneririm.

*Igor Stravinsky 1882 de doğdu.Hukuk eğitimi aldı.Sonrasında müzik eğitimi alarak 1.Dünya Savaşı yıllarında İsviçre'ye yerleşti.Savaştan sonra Fransa'ya geçti.Büyük kızını,eşini ve annesini kaybettikten kısa süre sonra,2.Dünya Savaşı sırasında ABD ye gitti ve ABD vatandaşı olarak uzun yıllar orada yaşadı.1971 de Newyork'da öldü.

*Stravinsky'nin ilk balesi Ateş Kuşu'dur.Sahne ve orkestra eserlerinin yanında piyano,oda müziği,koro eserleri üzerine de çalışmalar yaptı.

*1913 Yılında Bahar Ayini'nin, Nijinsky'nin koreografisi ile ilk sergilenişi skandale neden olmuştu.Alışılmamış koreografi,canlı ritimler ve ezgiler vahşi kabile müziği olarak adlandırılmış ve marjinal bulunmuştu.

*Eserde bir bahar töreni,toprağın kutsanması ve genç bir kızın kurban edilmesi teması işlenmektedir.

*Hakkında bir çok fırtına koparılan,zamanında eleştirmenlerce dışlanan bu bale,Strvinsk'ynin yenilikçi bir deha olmasının sonucu bence.

*Bugün yüzyılımızın en büyük müzik adamlarından biri olarak kabul görmekte.

*Biliyorsunuz,26.Uluslararası İzmir Festivali bu eserin''ses ve video''enstalasyonu ile açılış yaptı.Bu projede orkestranın içinde olmak,101 müzisyenden biri gibi hissedebilmek durumu söz konusuydu ve proje çok ses getirdi.

*Şimdi videoyu açın  ve bu kısa görsel şöleni izleyin.İyi seyirler.




                                Sevgiyle kalın....














kaynak:Vikipedi

14 Ocak 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ-19 ÇOCUKLAR


Mutlu bir pazartesi ve iyi bir hafta olsun diyerek fıkralarımızı yazıyorum.Bu gün, içimizdeki çocuğun asla ölmemesini dileyerek çocuklarla ilgili fıkralar sizlerle..
  

*Öğretmen,''iki yüzlü kime denir?''diye sordu.
Öğrencilerden biri anında cevap verdi:
-Okula güler yüzle gelen öğrenciye...

*Evini kaybeden küçük çocuğa polisler soruyor:
-Yavrum senin evin nerede?
-Parkın karşısında!.
-Peki,park nerede?.
-Evin karşısında!..

*Küçük çocuk,bakkala yumurta almaya gitmiş.Bakkal her zaman ki gibi yumurtaların küçüklerini seçerek çocuğa vermiş.Çocuk merak ederek sormuş:
Bakkal amca,küçük yumurtaları neden hep bana veriyorsun?
-Kolay taşıyasın diye.
Bunun üzerine çocuk,cebinden çıkardığı paraların bir kısmını bakkala vermiş ve kapıya yönelmiş.Çocuk kapıdan çıkarken bakkal seslenmiş:
-Bu para eksik!Parayı niçin eksik verdin ?
Çocuk geriye dönmüş ve gülümseyerek:
Kolay sayasın diye....

*Amcası Murat'a sordu:
-Sınıfta en çok sevdiğin arkadaşın kim?
-Ahmet amcacığım.Geçen ders yılı bütün sınıfa grip yaydı.Bu sayede 20 gün okula gitmeyip tatil yaptık..




         Sevgiyle kalın....






KAYNAK:En Güzel Çocuk Fıkraları

11 Ocak 2013 Cuma

GEÇMİŞİN GİZEMİ : GİZE PİRAMİTLERİ



Mısır,antik tarihi ile ve dünyadaki en büyük uygarlıklardan biri olarak görülmesi gereken ülkelerden biri.
Nil nehirinin hayat verdiği bu ülke,aynı zamanda arkeologların vazgeçemediği bir ülke.
Kahire şehiri yakınlarında bulunan,
Gize Piramitleri ve Sfenks tarih açısından 
inanılmaz zengin olan Mısır'ın adeta sembolü olmuştur.



Bir mühendislik şaheseri olan bu anıtların yapımı ile ilgili bir çok teori bulunmaktadır.
Keops,Kefren,Mikerinos Piramitlerini ve koruyucu Tanrı Sfenks'i gördüğünüz zaman
bu eserlerin nasıl yapıldığını,nerelerden getiridildiğini,piramitlerin sadece birer mezar mı yoksa bazı tarihçilerin dediği gibi doğal enerji toplamak için mi inşa edildiği gibi bir sürü soru beyninizde uçuşuyor.
 Tabii bir de bu ağırlıkta ki taşların arada harç olmadan üst üste nasıl durabildiği ile ilgili matematiksel hesapların nasıl yapıldığı var.
 Bu konu ile ilgili video kayıtları izleyin,çok şaşıracak,hayretler içinde kalacaksınız.
Yoksa dünyamızı ziyaret edenler mi vardı??..

 Sevgiyle kalın..


9 Ocak 2013 Çarşamba

YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK...




   Çok kullanılan cümlelerden biri de*ben olsam böyle davranmazdım,bunu söylemezdim*dir.
Hepimiz,karşımızda ki kişinin yaptıklarını onaylamadığımız zaman bu veya buna benzer cümle kurmaya bayılırız.Ve asla düşünmeyiz ki o anı yaşayan insanın verdiği tepki ile bizim sonradan olaya dahil olmamız ne kadar farklıdır.Eski bir söz vardır''bekara karı boşamak kolaydır''diye ne kadar doğru.Olayın içinde biz olmadığımız zaman*ben olsam*lı cümle kurmak ve yaşanan olaylar için karar vermek kolay tabii.Özellikle ikili ilişkilerde arkadaşlarımızla konuşurken,  anlattıklarını dinlerken*ben olsam asla..*lı cümleler kurmamaya dikkat etmek lazım.Karşımızdaki insana olayın dışında,kendi düşüncelerimizi empoze etmekten kaçınmakta yarar var.Unutmayalım ki biz o değiliz,kendi doğrularımız bize aittir.Karşımızda ki insanları yanlış yönlendirmekten kaçınarak daha yapıcı konuşmalar yapmakta fayda var diye düşünüyorum..
Özellikle ikili ilişkilerde''yangına körükle gitme'' cümlesine bütün kalbimle katılıyorum,ya siz ??..

7 Ocak 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 18



2013 Yılından bir hafta kullanmış olduk bile.Şaka gibi.Bayramdı,aybaşıydı,ay sonuydu,yılbaşıydı yıl sonuydu,derken yıllar mı geçiyor, yoksa biz mi geçip gidiyoruz bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da zamanı güzel ve doğru kullanmamız gerektiği.

Yılın bu ilk günlerinde,bu yıl için bir zaman kullanma  çizelgesi  hazırlayabilir ve uygulayabiliriz,ne dersiniz??...2013 Sonunda geçti gitti bir yıl daha diye sinir yapacağımıza,yıl içinde yaptığımız bir sürü şeyi düşünüp mutlu olabiliriz,öyle değil mi?..

Ve şimdi de yeni yılın ilk fıkrası...

Azrail birgün dağda kalmış,ıssız bir dağ başında..Kim bilir kimin canını almaktan geliyormuş.
Bir fırtına,bir soğuk,bir yağmur uzaktan bir ışık görmüş,başlamış oraya doğru koşmaya..Bir oduncu kulübesiymiş.Kapıyı çalıp,Tanrı misafiri diye içeri girmiş.Oduncu ile karısı kendisini buyur etmişler,ocak başına geçirmişler,ısıtıp üstünü başını kurutmuşlar,sıcak çorba vermişler.
 Sonra da başlamış yarenlik. 
-Eee hemşehrim,sen kimsin,kimlerdensin?
-Ben Azrailim.
Oduncu fena korkmuş..
Azrail teselli etmiş.
-Korkma korkma,daha senin sıran gelmedi.!
Oduncu rahatlamış:
-Ey Azrail,senden bir ricam var.Benim canımı almak zamanı gelince,daha önceden haber verirmisin?
-Olur,veririm.
Aradan yıllar geçmiş,bir akşam kapı çalınmış yine Azrail.
-Oooo,hoş geldin!
-Hoş bulduk,hazırlan sıran geldi!..
Oduncu şaşırmış:
-Hani haber verecektin..
Azrail gülmüş:
-Verdim!Önce romatizma oldun,sonra belin büküldü,nefes darlığı başladı,gözlerin iyi görmedi,birkaç gün komada kaldın,güçlükle iyileştin.Bunların hepsi bir haberci ama sen anlamadın!..






                             Sevgiyle kalın...



















kaynak:Dünya Mizahından Fıkralar

4 Ocak 2013 Cuma

GİZEMLİ PASKALYA ADASI...


 Paskalya Adası, Şili'ye 3000 km.uzakta 180 km.karelik volkanik bir ada.Yarı tropik,sıcak,en soğuk ve yağışlı ayları temmuz ve ağustos olan bir ada.
Ulaşımı, bu gün bile ancak Şili ve Tahiti'den uçakla sağlanmakta olan bir ada.Ama bence en önemlisi*gizemli* ( bir çok kişi ve araştırmacı için de) bir ada. *Ada Avrupalı gemiciler tarafından 1772 tarihinde keşfedildi.O günler Paskalya Bayramı olduğundan adaya bu ad verildi. *Adadaki dev heykeller ile ilk ilgilenen Norveçli etnolog Heyerdahl olmuştur. *Paskalya Adası'ndaki bu dev heykeller ve Nemrut'taki heykellerin dışında dünyada zemine oturtulmuş bu büyüklükte heykel yok.Nemrut'ta ki heykellerin Kommagene kralı 1.Antiocheos tarafından yapıldığı bilinmektedir. *Boyları 10-20 metre arasında olan ve adanın değişik yerlerinde bulunan bu heykellerin ağırlıkları 50 tona yakın. *Adanın çeşitli yerlerindeki heykellerin toplam adeti 900den fazla.Bakış ve ifadelerinin ne anlattığı hakkında teoriler üretilmekte. *Bu dev heykeller yekpare taştan yapılmış olup,hepsi boşluğa meraklı ve endişeli bakmaktadırlar ve adeta birşey beklemektedirler. *Moai diye adlandırılan bu heykeller,ozaman ki şartlarda nasıl yapılmışlar ve kıyıya nasıl taşınmışlar ve ne için yapılmışlardı??..Ada halkının atalarınca yapılmadığı anlaşılmış bulunan heykellerle birlikte bilinmeyen bir dille yazılmış yazıtlar bulunmuştur.
*Heykellerin yapımı ve taşınması ile ilgili bilim adamları çeşitli teoriler ortaya atmışlardır.Varsayımlardan biri de adadaki taş ocaklarında yapılmış olan dev heykellerin çeşitli düzenekler ve ada halkınında yardımları ile sahile taşınmasıdır.Yine de bu dev heykellerin nasıl,niçin,neden yapıldığı ve neyi bekledikleri*gizemini*korumaktadır. *Adanın orjinal ismi Rapai Nui ve 1995 yılından beri Dünya Kültür Mirası listesinde. *Bu konu ile ilgili yukarıdaki videoyu izlemenizi öneririm. *Kim bilir,belki bir gün bu uzak coğrafyaya yolunuz düşer ve moaileri
görürsünüz..                      


Sevgiyle kalın.... 

2 Ocak 2013 Çarşamba

2013 YILI BAŞLADI.... UNUTMA


2013 Yılı başlarken:
  **Fındık kabuğunu doldurmayacak şeyleri kafaya takma.
Takarsan eğer...........
  **Herşeyde sinir bozacak bir detay arama.
Ararsan eğer..............
  **Pozatif olmanın kendine sağladığı yararları unutma.
Unutursan eğer.....................
  **Başkalarına sinirlenmeden önce derin bir nefes al.
Almazsan eğer..........................
  **Yapmak istediklerini sıraya koy ve yap.
Yapmazsan eğer...........................
  **Yaşamını erteleme.
Ertelersen eğer............
  **Pollyanna'cılık oynamaktan vazgeçme.
Vazgeçersen eğer........................
  **Herkesin seni sevmesini bekleme.
 Beklersen eğer....................
  **Karşındakinin mutluluğu için kendinden fazla ödün verme.
Verirsen eğer.........................
  **Yapacağın fedakarlıklar seni zarara sokmasın.
Sokarsa eğer...............
  **Üzüntü ve sıkıntılarını paylaş.
Paylaşmazsan eğer...........................
  **Kendine saygını yitirme.
Yitirirsen eğer..........................
  **Mutlu zamanlarını fazlalaştırmak için elinden geleni yap.
Yapmazsan eğer......................
  **Stresin seni yıkmasına fırsat verme.
Verirsen eğer............

                     ............. mutsuz olacaksın ve 2013 yılı boşa gitmiş bir yıl olacak,UNUTMA !!..





  Sevgiyle
       kalın.....