30 Ağustos 2013 Cuma

SERRA'NIN KEPÇESİNDEN: VİŞNE LİKÖRÜ





 Merhabalar...Bugün sizlerle beraber,artık bize veda etmekte olan vişne ile likör yapalım istiyorum.
Yapımı kolay,içimi güzel bir likör.Kahve yanında veya çikolata ikramında dostlarınız tarafından
beğenileceğine emin olabilirsiniz.


*** 1,5 kilogram vişne
       1   litre votka
       10 adet karanfil
       2   çubuk tarçın
    3-4   adet zencefil
 15-20  adet beyaz karabiber

Vişneleri yıkadıktan ve saplarını ayıkladıktan sonra,büyük bir kavanoza önce vişneleri koyalım,
sonra da votka ve yukarıda yazılı malzemeleri koyarak kavonozun ağızını sıkıca kapatalım.Arada
bir kavanozu çalkalayarak,kuytu bir yerde bir ay bekletelim.Bir ay sonra alkolü süzelim.Yarım litre suyu,bir çay bardağı şekerle kaynatalım ve soğuduktan sonra alkole ilave edelim.İçkiniz hazır. Keyfiniz bol olsun.



   Sevgiyle   kalın..
                                                                    

28 Ağustos 2013 Çarşamba

YAZ BİTTİ ......



Ve..Ağustosun son haftasına girmiş bulunuyoruz.Bunun anlamı şudur:Yaz bitmek üzere....Uzun yaz günleri,deniz kenarları,sahil kasabaları,mehtaplı geceler,eğlenceler ve yaz aşkları hepsi yaşanmış ve bitmiştir.Eylül ayının gelmesi ile beraber herkes daha ciddi olmaya,şehir yine o kalabalık haline dönmeye başlar.
Aylar önceden yapılan tatil planları ya uygulanmış ve her şey güzel gitmiştir ya da istenildiği gibi
keyifli bir yaz geçirilememiştir.Hele bir de sonu hüsranla biten bir yaz aşkı varsa,şehir insana daha çok basar,iş veya okula adaptasyon sorun olabilir.Bu arada arkadaşlarınızla yapacağınız yaz dedikoduları için her zaman vakit vardır,tabi ki sizin de anlatacağınız yaz hikayeniz varsa biraz da abartılarak karşı tarafa anlatılır.Havalı bir şirkette çalışıyorsanız,gittiğiniz beachler ve yediğiniz yemeklere ödediğiniz ücretlerin yüksekliği size artı puanlar kazandırabilir.Tatil beldelerinden alınan özgün takı ve giyim eşyaları da arkadaşlar arasında popülerliğinizi ya arttırır ya da sizi yerle bir eder.Yanık tene en çok giden renklerde kıyafetler giyinerek tatil yaptığınız belgelenir ve
böylece  güneşte saatlerce kavrulmanın karşılığı alınmış olur.Ve yazın bu son günlerinin şehirde  keyfine varılmaya çalışılır tabii ki de geçmiş geçmişte kaldı,yeni mevsim,yenilikler sloganıyla sonbahar ve kış planları  gündeme gelir.

    



                Sevgiyle kalın...

26 Ağustos 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 50 GÜLÜMSEYEBİLMEK



    Herkese iyi haftalar olsun,işte haftanın gülümsemeleri..

*Bir eyalet valisi Kayser Tiberlus'a vergilerin arttırılmasını önermiş ve şu cevabı almıştı:
''İyi bir çoban koyunlarının yününü kırpar,ama derisini yüzmez.''


*Güney Amerika'da yeni iktidara gelen Gonzales hükümeti,üniformaları değiştirmeye karar verdi.Terzi çağrıldı,kıyafet tarif edildi.Yeşil pantolon üzerine kanarya sarısı bir ceket ve kırmızı ayakkabı.Cekete sırmalı apoletler.
''Bu üniforma,cumhurbaşkanlığı muhafız alayı için mi?''diye sordu terzi.
''Hayır''diye cevap verdi sorumlu kişi.''Hayır,gizli polis örgütü için.''


*Amerika'nın ünlü başkanlarından Lincoln,bir gün arkadaşlarıyla kuduz hastalığı konusunda
konuşurken,biri Lincoln'e sordu:
-Kuduza yakalanacak olursanız ne yaparsınız.?
Lincoln:
-İlk önce bir kağıt isterim...dedi.
-Vasiyetinizi yazmak için mi?
-Hayır...Isıracağım politikacıların listesini yazmak için...




                                                             Sevgiyle kalın...

23 Ağustos 2013 Cuma

SAKLI GÖL'E GİTTİNİZ Mİ?...


Saklı Göl,Karamandere köyü içersinde cennet bir köşe.Otobanda Şile yönünde ilerlerken,Işık
Üniversitesi'ni geçtikten sonra,Şile kavşağındaki ışıklardan Ahmetli Köyü yönüne,sağa girin.
Yeşillikler arasından geçerken yollarda salına salına dolaşan inekler görebilirsiniz,dikkat!.


Kısa bir yolculuktan sonra ulaştığınız Saklı Göl sizi büyüleyecek.

 Manzara her mevsim ayrı güzel,fotoğraf tutkunları güzel kareler yakalayabilirler.


Göl kenarında küçük yürüyüşler yapabilirsiniz.



Gölün esas sahipleri,ördekleri besleyebilirsiniz.


Özel bir işletmeye ait piknik ve yemek alanı var.70 e
yakın masası olan lokantası güzel hizmet veriyor.
Mangal keyfi yapabilir,semaverde çay içebilirsiniz.
Köy kahvaltısını özellikle öneririm,yeşilliklerin ortasında,göl manzaralı  kahvaltı müthiş.
Arabalar için büyük bir otopark mevcut.
Yeşili ve doğayı seviyorsanız ve de bol oksijen almak istiyorsanız  görmelisiniz.











                                                                          Sevgiyle kalın...

21 Ağustos 2013 Çarşamba

ŞİLE FENERİ



Şile feneri, Türkiye'nin aktif en büyük deniz feneridir.Şile'nin sembolü olan fener,Sultan Abdülmecit tarafından 1859-1860 yılları arasında Kırım Harbinde Karadeniz'den Marmara'ya
geçecek olan gemilerin yollarını aydınlatmak için yapılmıştır.
Bugün,150 yaşında olan fener,sekizgen şeklinde 110 cm.kalınlığında taştan yapılmıştır.Denizden
60 metre yüksektedir,kendi yüksekliği 19 metre ve 75 basamaktır.Işığı 20 mil uzağa ulaşmakta olup,açık gecelerde ışığını 35 mile kadar yayabilmektedir.Dünyanın 2.büyük feneridir.3 fitilli gaz
lambası kullanılan fener,1968 yılında elektriğe çevrilmiştir.15 saniye ara ile çakan Şile Feneri
uluslararası standartlarda birinci sınıf bir fenerdir.







Fenerden doyumsuz manzaralar...





 
 Şile Feneri,aynı zamanda müze olarak ziyarete açılmıştır.
Eski aksamlar,çeşitli teknik cihazlar,gaz lambaları alt katta sergilenmektedir.



Fenerin,düzenlenen bahçesinde seyir yolu ve manzara seyredeceğiniz banklar bulunmakta.Ayrıca yaz-kış açık olan ama sadece içecek bulunan bir kafesi de mevcut.
Yanınıza simit alarak gidin,çayınızı yudumlarken muhteşem manzarayı da seyredersiniz.
Şile'ye geldiğinizde feneri muhakkak ziyaret edin.




                       Sevgiyle kalın...









19 Ağustos 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 49 KADINLAR..




İyi haftalar ve işte haftanın gülümsemesi...


İki araba çarpışır.Arabaların hasarı büyüktür.Fakat şoförlere bir şey olmamıştır.Sürücülerden biri kadın,diğeri erkektir.
Arabalardan güç bela dışarı çıkarlar.Kadın adama bakıp şöyle der:
''Çok ilginç!Sen erkeksin,ben de kadın.Arabalarımız paramparça oldu.Ama ikimize de hiçbir şey
olmadı.Bu belki de,tanışıp,hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamız için bir
işarettir.''
Kadının sözleri üzerine adam çok heyecanlanır ve ''evet,evet;galiba haklısın.''diye cevap verir.
Kadın elindeki şarap şişesini göstererek;''Bak,arabam hurdaya döndü ama bu bir şişe şarap sapasağlam.Bu kesin bir işaret.Bu şarabı içip tanışmamızı kutlamalıyız.''der ve şarap şişesini adama uzatır.
Adam şişeyi alır,açar ve yarısını içer.Kalan yarısını da kadına verir.Kadın hemen şişenin kapağını
kapatır ve adama uzatır.
Buna bir anlam veremeyen adam sorar:
''Sen içmeyecek misin?''
Kadın gülümseyerek cevap verir:
''Hayır,ben trafik polisinin gelmesini bekleyeceğim.''








                                                                  Sevgiyle kalın....


16 Ağustos 2013 Cuma

KÜTÜPHANEMDEN: SEVDALIM HAYAT


Sevdalım Hayat,Zülfü Livaneli'nin kısaca hayat hikayesi.Ama bu hikayenin içinde  başka da
hikayeler ve anılar var.Kitabı okurken,sanatçının hayatının zorluklarına,yaşadığı acılara,üretmek için verdiği sonsuz çabaya tanıklık edecek aynı zamanda devrin siyasi yapısını,ülke koşullarını
bir sanatçının gözünden görecek o zamanları tekrar iliklerinizde hissedeceksiniz.
Zülfü Livaneli,bizi sanatı ile dünyaya tanıtan,sinema,edebiyat,müzik alanında belirli bir duruş sergileyen bir usta,hayatını okurken dostlarına,bakış açısına,döneme ait çok şey öğreniyorsunuz.
Doğan Kitap'tan yayınlanan genişletilmiş *Sevdalım Hayat*ı okumalısınız.




Kitaplarından bazıları:Arafat'ta Bir Çocuk
                                       Bir Kedi,Bir adam,Bir Ölüm
                                       Mutluluk
                                       Leyla'nın Evi
                                       Serenad










                                                                                           Sevgiyle kalın...

14 Ağustos 2013 Çarşamba

İNDİRİMİ KAÇIRMAYIN!..



Biz kadınlar için en önemli kelimelerden biri *indirim* kelimesidir.Kelimenin farklı bir cazibesi
inanılmaz bir çekiciliği vardır,takılıp peşine gidersiniz.İndirim oranının ne kadar olduğu hiç mi hiç önemli değildir;yeter ki olsun.Üstelik artık neredeyse her zaman indirim var!..Özel günler,
ay başı,ay sonu,bayram,mevsim indirimi gibi sebeplere bağlanıp emrimize sunuluyor.Eh,kredi kartları da cepte,bu durumda yapılması gereken şey alışverişe koşmak.Zaten çoğumuz potansiyel
alıcı,bu durumda indirimi kaçırma!AL,AL,AL....Sonra da ne gereksiz alımlar yaptım diye özellikle banka ekstreleri geldiğinde söylenip dur.Bu,aslında kısır bir döngü;indirimde *al,al,al*
ekstre zamanında*ah,ah,ah*.
Bu gerçeği yaşayanlardan biri olarak,*indirim*zararlarını ortadan kaldırmaya yönelik bazı kararlar aldım,bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum.

*İndirim oranına dikkat etmek.Almak istenen malın eski fiyatına bakmak.

*Bazı mağazalarda gördüğümüz örneğin ''%50 ye varan'' yazısında ki *varan* kelimesi daima küçük yazılır ve o indirim oranını net olarak bilemezsiniz,bazı mallarda %20 bazılarında%30
 indirim vardır ama biz o indirimi her şeyde %50 indirim olarak algılarız.

*İndirimlerde bazı kalitesiz ve defolu mallarında satışa sunulduğu kesin,onun için dikkat!..

*İndirimli diye gereksiz,asla kullanmayacağımız parçalar almaktan kaçınmak.

*Öncelikle gardırobunuzu gözden geçirmek sonra hakikaten ihtiyaç olan şeyler almak.

*İndirimlerde,klasik parçalar almaktan vazgeçmeyin,yoksa aldığınız fırfırlı bluzun önümüzdeki
sezon modası çoktan geçmiş olacak ve siz de giyemeden dolapta ki yerini alacak.

*Asla ve asla çok yorgun ve stresli olduğunuzda alışverişe çıkmayın.Sonunda gereksiz bir sürü
şeye sahip olacağınız kesin.

*Belki giyerim,ucuz diye tarzınız olmayan ve kullanmadığınız renklerde kıyafetler almayın.Paraya
yazık!..

*İndirimli diye ucuz bulduğunuz bir parçayı tamamlamak bazen çok pahalıya gelebilir.Bundan
kaçınmak gerek.Dikkat!..

*Alışverişe sözüne inandığınız,bu konuda sizi frenleyebilecek bir arkadaşınızla çıkmak.

Bu yazdıklarımın ne kadarını uygulayabilirim bilmiyorum ama dolaplara sığamayan ben bu sefer bu konuda ciddiyim,şu günlerde dik bir duruş sergilemeye çalışıyorum.Ünlü sözü biraz değiştirirsek''kararlı olmak,başarmanın yarısıdır.''diyor ve huzurunuzdan ayrılıyorum.







                                                                          Sevgiyle kalın...


12 Ağustos 2013 Pazartesi

günlerden pazartesi 48 otobüs



Bayram sonrası,tatlı bir uyuşukluk,güzel anılar,türlü dedikodular,alınan az da olsa kilolarla 
beraber geri dönüş yapıldı.Özellikle çalışanlar açısından bugün adaptasyon sorunu yaşanmakta.
Hem tatil dönüşü,hem de pazartesi sendromu sizi zorlamasın,kendinizi rahat bırakın,haydi
ya Allah deyip işe başlayın.Haydi bakalım,kolay gelsin !.. 
gülümseyin....


**Temel, gurbetteki arkadaşına mektup yazarak dert yanar.
Mektup şöyledir:
''Niyazi kardaşum,benim küçük torini bilirsun.Geçen akşam eve bir ödev getürdi.Ödevi baa verdi,
bir taraftan da ağlayı.Zaten dertllaruni hep baa açar.
Bizim şak,matematik öğretmeninin verdüğü bazı piroblemleri anlamamış.Anlamaduği için de
yapamamış.Öğretmen döğecek diye korkayı.Ona dedum ki:
'Ağlama torunim,şimdi yaparuk.'Ama ne mümkün,Niyazi kardaşum.İşte sorulardan bi tanesu:
Bi trenla bir otobüs,aynı istasyondan kalkmışlar.Tiren, vermiş.otobüstan üçte bir daha hızlı gidiy.Tren bi yerde mola vermiş.Yirmi dakika su almış.Otobüs saatte 60 kilometre hızla gidiymiş.
Beş sat sonra tiren gideceği yere varmış.Tirenin vardığı yere otobüs kaç saat sora varacakmış??..
Uğraştum uğraştum,işin içundan çıkamadum.Kızın babası da yapamadı.Tanuduğumuz tahsilli otobüs şoförüde yok.Çocuğun anası,babası,ömürlerinde tiren görmemişler.Nerden bilsunlar?..
Ben de tireni askerlukta görmüştum.
Neyse,o gece çok kızdum.Diyeceksun,niye?Uşak,daha kiraz ağacıylan duti ayiramayi;mezgiti
gösteriyrum,hamsi diyi;efendum,yumurtanun fabrikada yapildğuni sanay.Biz geldik,araba yariştiriyruk.
Yani efendi,otobüs saatinda varsa ne olur,geç varsa ne olur?Gurbetten yolci mi bekliysun?Eğer
varacaği saat önemliysa,edersun yazihaneye bi telefon,derler sağa otobosun ineceği zamani..Bu
kadarluk mesele içun,sabiyi subyani niye telef edersun?
Uşacuklarda şarkı yok,türki yok,oyun yok;dayamis matamatigi.Ayıptur...''



                         

                                                                   Sevgiyle kalın..
















kaynak:En güzel çocuk fıkraları

9 Ağustos 2013 Cuma

EN MUTLU ÇİFT KİM DERSİNİZ??..



İster evli,ister sevgili olun çok aşıkta olsanız durum değişmez yaşam çiftler açısından zordur.
Neden derseniz?Tartışalıcak hep birşeyler vardır,kıskanılacak hep birileri olur,bu yüzden ya siz üzülürsünüz ya da karşı taraf,aşktan ölseniz bile sorunlar daima olur ve sevginiz bu yüzden en iyi ihtimalle yıpranır, ya da en kötüsü'' the end ''olur.Halbuki Havva annemiz ile Adem babamız bu açıdan ne kadar şanslıydılar bir düşünün.Geçenlerde facebook'a gelen konuyla ilgili yazıda ''dünya da en mutlu çift kimdir'' sorusuna verilen cevap,Adem ile Havva.Neden mi?..

*Adem'inde Havva'nın da kaynanası olmadı.

*Adem'de Havva'da aldatılmaktan korkmadı.

*Adem hiç bir zaman ''arkadaşlarla maç yapmaya gidiyorum diyemedi.''

*Hiç bir zaman ''Sevgililer günü''nü unutmaktan dolayı kavgalar çıkmadı.

*Adem ''sen gördüğüm en güzel kadınsın'' derken asla yalan söylemedi.

*Yüksek faturalar ve kredi kartları yüzünden kavga etmediler.

*Hiç bir zaman siyaset,dil,din,ırk yüzünden tartışma yaşamadılar.

*Havva kıyafeti yüzünden Adem'i çileden çıkaramadı.

*Hiç bir zaman birbirlerini kıskanmadılar.

*Senden başka gül koklarsam lafı da gerçekti.

Bu liste uzayıp gidebilir tabii...Sizce de en mutlu çift saptaması doğru değil mi?...



Sevgiyle kalın...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

PARİS'İ YAŞAMAK!........ SACRE'-COEUR VE MONTMARTRE


 Basilique Sacre'-Coeur 1875 de yapılmaya başlamıştır.Paris'in en yüksek noktasındaki bu kilise
83 metre yüksekliğindeki orta kubbeye ve Fransa'nın en büyük ve en ağır çanına sahiptir.
Fransa-Prusya savaşinda ölen Fransızlar için yapılmıştır.Hz.İsa'nın kalbi konulu tavan mozaği
Paris'in en büyük mozağidir.Ressamlar tepesindeki bu kilise yıkandıkça beyazlaşan taşı,her 
zaman merdivenlerinde toplanan kalabalıkları ile Paris'in çok özel yerlerinden biridir.Kutsanmış kalp anlamına gelen Sacre'-Coeur aynı zamanda hac yeridir.Özellikle günbatımını merdivenlere oturarak seyretmelisiniz.Yaz-kış çeşitli sanatçıların performanslarını sergilediklerini,müzisyenlerin müzik yaptıkları bu merdivenler adeta bir açık hava salonu.




Paris'e gelen herkesin gelip görmesi gereken bölgeye metro ile ulaşım kolay;Anvers'de inin ve
fenikülerle tepeye çıkın.Ya da yürüyerek,ara sokaklarda kaybolup,küçük tasarım dükkanlarını
keşfederek Montmartre çıkın.









 Ve,Ressamlar Tepesi..Kafeleri,hediyelik eşya dükkanları,ayaküstü portrelerinizi çizen ressamları,
kalabalıkları ile çok farklı bir bölge.
Ressamların resimlerini inceleyin,hediyelik eşya dükkanlarını karıştırın,kafelerde dinlenin.Picasso,
Salvador Dali ve Touluse Lautrec'in yaşadığı ve gezdiği yerleri dolaşın,ara sokaklarda kaybolun.
Yaz ve bahar aylarında bölgeyi gezdiren küçük tur arabalarına muhakkak binin.Arkanıza yaslanın ve yolculuğun keyfini çıkarın.Efsane Moulin-Rouge ve 
ünlü sanatçıların yattığı mezarlık görecekleriniz arasında,ara sokaklardan geçerken burada yaşamış sanatçıların izlerini süreceksiniz.
Sacre'-Coeur ve Montmarte için zaman ayırın,pişman olmazsınız,Paris'e gelip burayı görmemek asla olmaz. 
        


                                                         
                              Sevgiyle kalın..
tıklayın:
http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/09/10-adimda-paris.html
http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/09/paris-saint-germain-hatti.html
http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/10/bir-devrin-sembolu-versailles-sarayi.html












        


















5 Ağustos 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 47.. KAZA



05.08.2013 Pazartesi..İnanması güç ama yazın son ayına girmiş bulunuyoruz.Geldi,geliyor derken yakında yaz gitti gidiyor olacak,onun için yazın şu sıcak günlerinin keyfini çıkarmaya
bakın.

***Yayalar,kaldırımda yürürken bakarlar ki,freni patlamış bir minibüs hızla kendilerine doğru geliyor.Hemen herkes kaçışmış.Minibüs de,elektrik direğine çarparak durmuş.
Çevrede ki insanlar yardım etmek için koşuşmuşlar.Minibüsün yanına vardıklarında,
gördüklerine çok şaşırmışlar.Çünkü bütün yolcular,kırık ve yaralarına rağmen kahkahalarla
gülüyorlarmış.
Sormuşlar:''Nedir bu hal?..Niye gülüyorsunuz?..''
Bir tanesi kahkahaları devam ederken güç bela cevap vermiş:''Şoför,şoför...''
Sonrası gelmemiş, çünkü adam gülmeye devam etmiş.
Bir zaman sonra gülmeler azalmış.İşte o zaman işin aslını öğrenebilmişler.Olayın aslı şuymuş:
Şoför minibüs hareket halindeyken kapıyı açmış.Tükürmek için aşağı eğilmeye kalkınca,savrulup arabadan düşmüş.Şoförsüz kalan minibüs de direğe bindirmiş.

tıklayın: http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/09/paris-saint-germain-hatti.html
http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/09/10-adimda-paris.html

Sevgiyle kalın..













kaynak:En güzel karışık fıkralar

2 Ağustos 2013 Cuma

BU SICAKTA İSTANBUL'DA.....




Havalar iyice sıcakladı ve siz hala bir tatil beldesine kendinizi atamadınız mı?Dert etmeyin,İstanbul'un keyfini çıkarmaya çalışın.
Nasıl mı?..


Mesela,Galata'ya gidin,kuleye çıkın o doyumsuz
manzarayı seyredin.Loş sokaklarında dolaşın.
Küçük kafelerinde soluklanın.









Adalardan hangisine giderseniz gidin,şehirin sıcaklığından,
karmaşasından uzaklaşacağınız kesin.İster denize girin,ister
bir şeyler atıştırın ama fayton turu yapmayı unutmayın.




Sabah erken veya akşam geç saatlerde sahilde
yürüyüş yapın,martıları izleyin,gözleriniz
 ve ruhunuz dinlensin.
                                                                     



Anadolu Kavağı,boğazın en sakin ve bozulmamış köşelerinden biri,sahilde gezin,
sonra Yoros Kalesi'ne çıkın manzarayı seyredin.En sıcak günde bile püfür püfür esen
rüzgarı içinizde hissedin.







Şarkılara konu olan Çamlıca Tepesi'ne gidin.
Hem muhteşem manzarayı seyredin,hem de 
her zaman esintili olan tepenin keyfini çıkarın.

Kadiköy sahilinden,Ayasofya Müzesi'nin arkasından batan güneşi seyredin.


Eyüp Sultan'dan Piyer Loti tepesi ne çıkın.
Manzara,sessizlik ve esinti bu sıcak günlerde
size mutluluk verecek.




Tekneyle dolaşın,etrafı seyredin,deniz ve rüzgarın keyfini çıkarın.




Akşam üstü saatleri,güneş batmaktayken,
dostlarla birlikte bu saatlerin doyumsuz 
güzelliğini yaşayın.










Vee..İstanbul'da ki bir çok yerden artık denize girilebiliyor.Mavi sulara kendinizi bırakıp serinleyin.








İşte sıcak günlerde, İstanbul'da yapılacaklardan bazıları...





Sevgiyle kalın...