30 Temmuz 2012 Pazartesi

KÜLTÜR GÜNLERİ


  Masumiyet Müzesi..


 Kitabı okudunuzmu?..Bence okumalısınız.Romandaki o aşkı,tutkuyu,o zaman dilimindeki olayları,kişileri içinize iyice sindirin ve Şeylerin Masumiyeti katoloğu(kitabı)nuda okuyun sonra istikamet Masumiyet Müzesi.Çok farklı bir deneyim yaşayacaksınız inanın.Etkilenip, şaşıracak bu nasıl bir hayalki kitap ve müze aynı anda düşünülmüş ve hayata geçirilmiş diyeceksiniz.Ve müzeye gittiğinizde gençler o zaman dilimindeki eşyaları keşfedecek,belirli bir yaşta olanların anılarında birçok şey canlanacak.Evinizde veya komşuda o tuzluğu,likör şişesini,bardağı gördüğünüzü hatırlıyacaksınız.Üst kattaki Orhan Pamuk'un romanı yazarken ki taslakları,Füsun ve Kemal'in buluştuğu oda inanılmaz.Okumadan görülmezmi ?.Tabii ki görülür,ama kitabı okuduktan sonra görmek müthiş.Pazartesi hariç müze hergün açık.Romanı yanınızda götürürseniz bir kişilik ücretsiz giriş hakkınız var.
Müze girişi 



Çukurcuma sokakları
 Müze gezinizi bitirdikten sonra Çukurcuma sokaklarını keşfedin,antikacılara girin geçmiş zamanı koklayın,eski eşya satan dükkanları karıştırın,küçük kafelerde soluklanın.Ve siz beyaz yakalılar sizde bir cumartesi müze programı yapıp oradan Cihangir veya Beyoğlu'na akabilirsiniz.


 Sevgiyle kalın...


fotoğraflar sevgili Engin Cırıkcı

























             








27 Temmuz 2012 Cuma

BEYOĞLU,BEYOĞLU..


Tünelden inip İstiklal caddesinin kalabalığına karışmak bana 
hep iyi gelmiştir.Karışıklık,kalabalığın renkleri,çeşitli  sesler,tramvay,sokak satıcıları,o güzelim ne yazık ki az kalan,tarih kokan binaları ile Beyoğlu başka bir dünyadır.Kalabalığa karışın,pasajlara girin,sahaflardaki kitapları inceleyin çeşitli alternatifler içinden seçecekleriniz olacaktır. 














    

Taksim'e doğru çıkarken Ak Sanat'ın köşesinden aşağıya doğru dönün,ilk sola girerseniz benim favorilerimden Zencefil Kafe'yi görürsünüz.Belki biliyorsunuzdur ama yine de hatırlatmak istedim.Baharat ve şifalı otlarla kendi özel yemeklerini yaratan,lezzetli ve farklı tadlar sunan bir kafe.Bu sefer yediğim kabaklı mantar ve bal kabaklı ve zencefilli dondurma ile yaban mersinli sorbe müthişti.Öneririm.
 Ayrıca küçük bahçesi adeta bir vaha.E... daha ne bekliyorsunuz?......

Sevgiyle kalın...                                                                               













25 Temmuz 2012 Çarşamba

KÜTÜPHANEMDEN



THEO'YA MEKTUPLAR

Vincet Van Gogh sergisine gitmişmiydiniz?..Biliyorsunuz beğeniler farklı oluştu.Ben sergiyi çok beğenmiş ve etkilenmiştim.Müzik ve gösteri birbiriyle örtüşmüş çok farklı bir seyirlik ortaya çıkmıştı.Evet,klasik anlamda tablolar yoktu ama farklı ve çok güzeldi bence.Serginin içeriğinde,duvarlardan akan yazılarda Van Gogh'un kardeşine yazdığı mektuplardan satırlar vardı.İlgimi çektiği için YKB dan Pınar Kür'ün çevirisi ile yayınlanan Theo'ya Mektıplar kitabını aldım.





Van Gogh'un kardeşine 17 yıl boyunca intiharından 2 gün önceye kadar yazdığı mektupların satır aralarında çok şeyler gizli.Kitaplara olan düşkünlüğünü,sadece resim yapabilmek için kardeşinden para almanın onu nasıl yıpratığını,resimlerinin bir gün değerleniceğine olan umudunu,adım adım onu intihara yaklaştıran sebepleri okuduğunuz zaman içinizin ezildiğini sizi bir hüznün sardığını fark ediyorsunuz.Eğer hala okumadıysanız okuyunuz derim.                                                             


Sevgiyle kalın...





23 Temmuz 2012 Pazartesi

ANILARDAN......




Bir ramazan günü...

Yine böyle bir ramazan günü dayımlardayız.Çeşit,çeşit iftariyelikler alındı,yemekler özenle hazırlandı.Herkes ama daha çok biz çocuklar topun patlamasını bekliyoruz.Babam nedendir biraz gecikti.Saatin tik taklarından gözümüzü ayırmadan ellimizde pide,gözümüz hurmada,kapı çalındı.


Gelen babamdı ama her zamanki halinden eser yoktu.Gelirken o gün aldığı maaşının hepsini çaldırmıştı.Polise bildirmişti ama....Birden hepimiz açlığımızı unuttuk,sofra ortada kaldı,herkes sessizce orucunu açtı.Babamın hüznünü,üzüntüsünü,eyvah!bu ay nasıl geçineceğiz
bakışlarını hiç unutmadım..Kötü bir anı olarak hep hatırladım.


 Bu uzun ve sıcak ramazan günlerinde iftar saatlerine yakın,dağılan dikkatleri ve yorgunlukları fırsat bilecek kişilere karşı dikkatli olalım ki kimsenin canı yanmasın.

                                              Sevgiyle kalın....

20 Temmuz 2012 Cuma

BİRKAÇ DAKİKANIZ VAR MI?...


 Bu sabah,hafta başına çeyrek kala sizlere iletmek istediğim başka bir konu vardı.Bendeniz onun üzerinde yoğunlaşırken aşağıdaki videoyu izledim ve sizlerle bu gösteriyi paylaşmak istedim.


Birkaç dakikanızı ayırın ve seyredin.Müziği,insanları,ifadeleri,keyf almalarını.Tek kelime ile muhteşeeeeeeeeeeem.

İyi seyirler...
                                                                                       Sevgiyle Kalın......

Banco Sabadell kuruluşunun 130.yılı.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

ADALARDAN BİR ADA BURGAZ....


ada yolcularının yol arkadaşları martılar..
                                                       

               
          Yazın bizler için adeta bir tatil beldesidir adalar.Hangisine giderseniz sizi mutlu eder.Adaların coşkusu,faytonları,çam ağaçları,sakinliği insana sanki şehirden çok,çok uzaklarda olduğu hissini verir.Burgaz Adası Büyükada'ya  nazaran daha sakin ve küçük bir ada.Ama çok önemli bir özelliğe sahip,Sait Faik Evi'ne.Gittiğinizde ziyaret etmeyi unutmayın;yaşadığı ev,kullandığı eşyalar,belgeler,yazılar olduğu gibi korunmuş ve ev müze haline dönüştürülmüş.Cumartesi saat 13.00e kadar,Pazartesi hariç diğer günler saat 17.00 ye kadar açık.
adaların özelliği faytonlar..
         

Akşamüstü Bostancı'dan atlayın motora istikamet Burgaz.İster faytonla,ister çam ağaçlarının arasından yürüyerek(40 dakika kadar)Kalpazankaya'ya çıkın.Ve işte lokanta.Karşıda   güneş batarken tabağınızda mezeler,elde kadeh,sevdikleriniz yanınızda ise Tanrı'dan daha ne istersiniz?..
Balıklar taze,mezeler lezzetli,fiyatlar uygun.Deneyin memnun kalacaksınız.Dönüş için faytonu tercih edecekseniz garson arkadaşla görüşün yardımcı oluyorlar.Sahilde motoru beklerken dondurma yemeyi unutmayın.Ve gecenin serinliğinde,ay ışığının arkadaşlığı eşliğinde güzel şeyler hayal ederek şehre dönün.                 


                          Sevgiyle kalın...

16 Temmuz 2012 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ

                                                   


            Öğrenciler ve çalışanlar için haftanın ilk günü en zor geçen ve hafta sonuna en uzak gündür.Çalışmayanlar içinse, hafta sonu dağınıklığının toplandığı,temizlik,çamaşır ve pazar alışverşinin en yoğun olduğu gündür.Demem odur ki Pazartesi günlerini(istisnalar kaideyi bozmaz)pek kimse sevmez.Ve bugün o  Pazartesilerden biri,üstelik sıcaklarından biri.Belki biraz gülümsersek en azından güne, haftaya iyi başlarız diye düşünüyorum.Ne dersiniz?...
              
             


                 İki arkadaş üniversiteden mezun olduktan yıllar sonra karşılaşırlar.Biri diğerini eve davet eder. 
                Arkadaşı daveti kabul eder ve yemeğe gider.Arkadaşının evini görünce sorar: 
                         -Muhteşem bir ev!Şu salonun büyüklüğüne bak!Nereden buldun bu kadar parayı arkadaş?Duvarlarda nadide tablolar.... 
                          -Gel,nasıl zengin olduğumu sana göstereyim.Gel şu pencerenin önüne...Şuradaki otoyolu görüyormusun?
                          -Evet. 
                          -25 milyon dolar tuttu.30 milyon dolara fatura ettim.Farkı cebe indirdim.
               Aradan uzun bir zaman daha geçer.İki arkadaş yine karşılaşırlar.Bu kez diğeri davet eder.                     
                          -Bu sefer yemeği bizde yiyeceğiz.Akşam evde bekliyorum.
              Davetli eve gelir.Kapıdan içeri girdiğinde gördüklerine hayran kalır;
                           -Harika.Gerçek bir saray!Benim ev bunun yanında kulübe valla.Kralların sarayları bile bu kadar ihtişamlı değildir.Nereden buldun bu kadarparayı?
                           -Gel,parayı nasıl kazandığımı sana göstereyim.Gel şu pencerenin önüne...Bak,şuradaki otoyolu görüyormusun?
                           -Hayır!Otoyol yok ki.
                           -O otoyolun müteahhidi benim! 

                                                                                          
                                                                              Sevgiyle kalın....      


kaynak:En Güzel Karışık Fıkralar

13 Temmuz 2012 Cuma

HAFTA SONUNA DOĞRU.........................


                 


  Pazar sabahı erken saatler, çalışanlar henüz cumartesi akşamınınyorgunluğunu üstlerinden atamamışlar.Hatta yapılan programları nasıl olsada iptal etsek diyenler çoğunlukta.İstanbul'da bir taraftan diğer tarafa üstelik hafta sonu gitmek sanki biraz delilik gibi.Ama evde kalıp sicaktan kendinizi oradan oraya atacağınıza,bu haftada boşuna geçti diyeceğinize haydi bir gayret. Ne kadar erken yola çıkabilirseniz okadar iyi.                        



 Mesela  Kilyos Solar Beach.Konforlu plajı,restaurantları,su sporları ve çeşitli aktiviteleri ile kentte kalanlar için güzel seçimlerden biri.Hafta içi 25 lira,hafta sonu 40 lira.Ayrıca servis imkanları var.Sitelerini ziyaret ederseniz açıklamaları göreceksiniz.





Ve karşınızda güneş ışınlarının dalgalarında oynaştığı deniz.Önce denizin kokusunu içinize çekin.Oh!İşte bu bütün yorgunlukların unutulduğu an bu an.Artık günün keyfini çıkarın.

                                           Sevgiyle kalın











 









11 Temmuz 2012 Çarşamba

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?.

           



                    1-Kesmeyen makasınızı bileylemek için zımpara kağıdı kesin.
                     

                    2-Fermuarlı giysilerinizi çamaşır makinesine koyarken fermuarın kapalı olmasına dikkat edin,açıksa zedelenebilir.


                   3-Buz kalıplarının içine dilediğiniz meyveleri ufak parçalar halinde doğrarsanız renkli ve lezzetli buzlar elde edersiniz.


                 4-Yeni satın aldığınız ayakkabılarınız sıkıyorsa birkaç dakika buhara tutun.



                                                                                                         Sevgiyle kalın

9 Temmuz 2012 Pazartesi







HAYATA GÜLÜMSEMEK.... 
Ne kadar az gülüyoruz,FARKINDA MISINIZ?.
Halbuki eskilerin bir sözü vardır,her zaman 
geçer akçe'' gülmek pirzola yemeğ bedeldir''
diye.(cümle tam böyle değildi ama anlam bu)
O zamanlar böyle bir karşılaştırma yapmışlar
 pirzoladan yana sorun yokmuş,şimdi zaten sağlığa zararlı diye  hadi et az yiyoruz veya
 bütçeye zarar diye yiyemiyoruz,bunun yanında 
gülmek bedava faydalanalım.Ruhumuzun 
beslenmesi için daha fazla gülmeye ihtiyacımız 
var.  Dikkat edin çocukların,gençlerin gülmesi ne kadar güzeldir.Ama o gülmeler biraz yüksek sesle olsa hemen ters ters bakılır,ayıplanır.Neden acaba?Bırakın çocuklar,gençler istedikleri gibi gülsünler.Toplum olarak sanki acıdan,kederden,üzüntüden beslenir gibi olduk.Baksanıza televizyon kanallarında bile en çok izlenenler ağlak diziler.Halbuki hayatın kendisi zaten zor,herkesin kendine göre çeşitli sorunları var. Aralarda neşelenip gülümseyebiliyorsak ne mutlu bize.Bugün hafta başı,çalışanlar için özellikle haftanın en zor günü pazartesi sendromunu yaşamayan hemen hemen yoktur.İşte tamda şimdi haydi haftaya gülümseyerek başlayın.



                  
   
 Sevgiyle kalın...






                                                                                         


6 Temmuz 2012 Cuma

Akşam saatleri

                     

  KADİKÖY...                
             

        Yaz sıcaklarında şehirdeyseniz eğer öğle saatleri durgun ve sessiz olan cadde ve kafeler  akşamüstü saatleri yavaş yavaş hareketlenir.Cadde ve sokaklar yürüyüş yapanlarlarla,kafelerde 
onları seyredenlerle,alışveriş için koşuşturanlarla ve işten çıkan yorgunlarla dolmaya başlar.Hafif bir serinliğin  başladığı bu akşam saatlerinde,günlerden birgün Kadiköy çarşısına gidin.Benim  çocukluğumun çarşısı hala en güzel çarşılardan.Çeşit çeşit sebzeler,beni al diyen renk renk meyveler,yeşilin en güzeli marul ve salatalar,canlı canlı balıklar,peynir ve tatlıcılar almak fikriniz yoksa bile sizi yoldan çıkaracaktır.Çarşının içindeki Bilgeoğulları Tatlıcı'sının sokağından girince sağlı sollu dışarı masalarını atmış lokanta ve kafelerle karşılaşırsınız.Artık ister et ister balık keyfiniz bilir,bir masaya kurulup sipariş verin ve çarşının kendine has sesini dinleyip insanları seyredin.  


Yemek sonrası kısa bir yürüyüş sonrası Alkım Kitapevi'nin üst katındaki Kafka Kafe'ye gidin.
Kahve veya bir kadeh içki söyleyin hafif bir esinti eşliğinde doyumsuz manzarayı seyredin.Ayrıca yemek menüleri var,fiyatlar uygun,hafta sonu rezervasyon gerekebilir.Sıcak yaz günlerinde ki güzel alternatiflerden biri deneyin bence.





                     


                                                         Sevgiyle kalın.....
                  
                              
                                                  

                                           


                    

4 Temmuz 2012 Çarşamba

SARIYER

                                     





                                               



  

2 Temmuz 2012 Pazartesi

MERHABALAR..............



 Sanal alemde blogger olarak bir sen eksiksin dediler ve dediklerine pişman zamana karşı koşan ben yaşamdan serpmelerle işte buradayım.Ve sizlere hoş geldiniz,iyi ki geldiniz  şeref verdiniz diyorum,herzaman bu köşede bekliyorum.İmdi bu etkili girizgahtan sonra artık kimse tutmasın beni BAŞLIYORUM.KARŞINIZDA  EFLATUN DİNAZOR...(alkış seslerini sizde duyuyorsunuz değil mi?)
                                    
  sizlere THE GREAT MASTERS sergisi desem?Hava çok sıcak delirdin mi demeyin.Mevsimlerden yaz, o güzel poponuzu kaldırın ve hareket edin.Sıcak olabilir ama sıcaktanda keyif alın (manyakmısın gibi duydum)sağlığınız yerinde ise bitki gibi kök salmayın gününüzü değerlendirin lütfen.

  Tophane-i Amire mekan olarak bu serginin konsepti ile harika uyuşmuş.O zaman dilimindeki tasarımları,hayal gücünü,eserleri görünce kendimi nokta gibi hissettim.İnteraktif bir sergi özelliği taşıyan sergide Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adamı'nı inceleyin hemde kendinizi ölçüp bir fotoğraf çektirin.Aynalı bölüm,Raphael'in resimleri,Davud heykeli,çizimler ve kısacası herşey sizi hayrete düşürecek,inanın.

  Sergi çıkışı Tophane yokuşunun başından taksiye binerek kendinizi çok seçeneğin olduğu Cihangir'e atabilir dinlenme aralığı vererek popüler Cihangir Kahvesi'nde veya favorim Susam sokaktaki White Mill'e gidip serinliyebilirsiniz.Sıcak bir günde adeta bir vaha olan White Mill'in bahçesi süper.Fiyatlar Bağdat Caddesi kafeleri gibi.Haftasonu veya akşamları rezervasyon gerekebilir.Bahçedeki yumuşak koltuklara otururken günün sıcaklığının gerilerde kaldığını yüzünüzde bir gülümseme ile farkedeceksiniz.

  Ve sevgili beyaz yakalılar hafta sonu sizler içinde bu program geçerli olabilir.Ne dersiniz?Unutmayalım ki değişik alternatifler ruhumuzu dinlendirir.

  Haftada 3 gün PAZARTESİ-ÇARŞAMBA-CUMA burada sizleri dört hatta sekiz göz bekliyor olacağım.Beni boynu bükük eylemeyin dostlar.Gelirsiniz değilmi?.

                                                                                                                    Sevgiyle kalın...

Fotoğraflar sevgili  Engin Cırıkcı.
                                                                                                      




sergiden görüntüler
                                                                                 
Havva ile Adem

White Mill'in bahçesi Cihangir