HALA FISTIK GİBİSİN...
İstanbul'a son gittiğimde, senelerden beri görmediğim hanım
arkadaşıma rastladım. Bir kafeye girip sohbete başladık.  
'Melahat, hiç değişmemişsin, hiç 
yaşlanmamışsın' dedim 
'Hala fıstık gibisin'
 
O 'Sen de öyle' dedi 
'Görüşmeyeli nerede ise yirmi sene oldu 
ama yüzünde pek bir fark yok'
Ben 
'Zaten umumiyetle böyle oluyor, insan 
yakından tanıdığı bir arkadaşını,
 dostunu kırk sene görmese bile 
hemen tanıyor' dedim.Melahat, acı acı gülerek 'Sen öyle zannet' dedi ve anlatmaya başladı;

'Bundan üç, beş ay önce yeni bir dişçiye gitmiştim, oturmuş beklerken,
 diploması gözüme ilişti.Diplomada adamın
tam ismi yazılı idi. Birden otuz sene geriye, 
mektep senelerime gittim. Acaba bu diplomanın üzerinde ismi yazılı olan Hakan Erdem Şahin,bir zamanlar benim aşık
olduğum, uzun boylu, gür siyah saçlı,
 yeşil gözlü sınıf arkadaşım Hakan olabilir miydi?Dişçinin yanına girince bu sualin cevabını almış oldum. Karşımdaki
seyrek gri saçlı, yüzü çizgiler ile dolu olan  şişman adam,benim Hakan'ım olamazdı.
Her şeye rağmen işim bitince sordum 'Siz 
hiç Beşiktaş Lisesi'ne gittiniz mi?
Adam gurur içinde 'Evet' dedi 'Ben oradan
 mezunum'
Sordum 'Hangi sene'
'1980 mezunuyum' cevabını verdi ve sordu 'Neden sordunuz?'
Ben heyecan ile 'Siz benim sınıfımdaydınız' 
diye' bağırdım.
O kel kafalı, kırışık suratlı, şişko herif bana baktı, baktı ve;
'Kusura bakmayın hocam hatırlayamadım,
acaba hangi derse gelirdiniz?' 
diye sordu.



 Sevgiyle kalın...