6 Aralık 2013 Cuma
BİR KAHVENİN KIRK YIL....
Sizi bilmem ama ben kahve içmeyi sevenlerden,*bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır*diyenlerdenim.
Son zamanlarda zararlı damgası yese de,çeşitli çaylar tahtını ele geçirse de kahvenin yeri ayrı diye düşünenlerdenim.Mis gibi bir Türk kahvesi neyin yerini tutar??Bol köpüklü,közde pişmiş bir kahveye eşlik eden güzel bir sohbeti sevmeyen var mı acaba?Hele kahveler bittikten sonra kapatılan fallar için söylenen güzel sözler de olursa değme keyfe..Kahve,insanın uyuşukluğunu alır,yorgunluk giderir ve dinçlik verir.Onun için gün içinde içilmesi daha uygun olduğu,uykusuzluğa da neden olduğu için akşam fazla tüketilmemesi öneriliyor.
Biliyor musunuz,kahve ağacının ilk bulunduğu yer Habeşistan'ın Kaffa yöresi.Beyaz çiçekler açan,açtıktan bir saat sonra solan ve meyve aşamasına geçen,30-40 yıl meyve veren,tropik,bol yağış alan bölgelerde yetişen bir ağaç.İlk zamanlar yemişler kırılarak ve yağda pişirilerek yenirmiş.Zaman içinde öğütülerek suda pişirilmeye başlamış.Kahve,Yavuz Sultan Selim zamanında Mısır'dan gelmiş ve çok sevilerek içilmeye başlanmış,sonrasında da kahvehaneler günlük hayata girmiş,zaman içinde de günümüzün olmaz sa olmazı kafeler
doğmuş ve de kahve sosyal hayatımızın olmaz sa olmazı olmuş diyebiliriz.Bu konu da İlyaz Bingül'ün*Osmanlı'da Kahvehane ve Toplumsal Hayat Mekanları*adlı kitabı okunabilir.
Sevgiyle kalın....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder