25 Haziran 2015 Perşembe

BOĞAZİÇİ'NİN EN BAKİRİ:ANADOLU KAVAĞI



Anadolu Kavağı,Beykoz ilçesine bağlı turistik bir balıkçı kasabasıdır.Anadolu kıyısının uç noktasında yer alır,yeşille mavinin içiçe geçtiği,betonlaşmanın henüz ulaşmadığı İstanbul'un nadir yerlerinden biridir.


 Ulaşım,kara veya deniz yoluyla sağlanabilir.Önerim,tercihinizi Eminönü'nden kalkan gezi vapurlarından yana kullanın.Hem deniz havası alır hemde boğazın eşsiz güzelliğini seyredersiniz.

Kıyıda sizi karşılıyan balık lokantalarında uygun fiyatla karnınızı doyurabilir,dondurma veya waffel alarak keyf yapabilirsiniz.Hediyelik eşya satan dükkanları ziyaret etmeyi de unutmayın.



Tepede bulunan Doğu Roma zamanından kalan Yoros Kalesi buranın en önemli tarihi
eseridir.Kaleyi gezmeyi unutmayın ve hemen yanındaki Yoros Kafe'de muhakkak soluklanın.
Muhteşem manzaraya hayran kalacaksınız.




İstanbul'un içinde,kendinizi şehir dışında hissedeceğiniz,soluk alacağınız Anadolu Kavağı'nı gezi listenize ilave etmelisiniz.



Sevgiyle kalın...



21 Haziran 2015 Pazar

VARANASİ: ÖLÜMÜN ŞEHİRİ


Dünyanın en eski sürekli yerleşim merkezlerinden olan Varanasi kuzey Hindistan'da,Hindularca
kutsal olan Ganj nehirinin kıyısında yer alır.Tanrı Şiva'nın şehiri olan Varanasi,Hindistan'ın ruhani başkenti olarak anılır,yıl boyunca ibadet olarak gelenleri misafir eder.
akşam duasından sonra Ganj'da arınma



Rahipler
Ganj'da çamaşır yıkama
 Varanasi,dervişlerin,çilecilerin,düşünürlerin,meraklı turistlerin ve ölülerin şehiri.Hindu dininde
reenkarnasyona ve yakılan bedenlerin Ganj nehirine bırakılarak ruhların bağımsız kalacağına inanılıyor.Ölüm onları korkutmuyor,yaşamın parçası olarak görülüyor.
sokaklarda odun yığınları


Ghat:ırmağa inen basamaklar.80e yakın ghat var.

basamakların bittiği yerden başlayan tarihi yapılar bazıları otel olarak kullanılıyor


Varanasi'de taşımacılık daha çok rikshaw denilen bisiklet araçlarıyla sağlanıyor.Dilenciler,evsizler,satıcılar,dünya zevklerinden kendilerini mahrum etmiş olan gurular,kutsal inekler yolları inanılmaz kalabalık kılıyor.Bar,gece klubü,disko gibi eğlence yerleri yok,otel ve sokaklarda içki satışı yasak.

hediyelik eşya satan baba ve oğulu



rahiplerin kutsal duaları ve Ganj'a sunulan adaklar
Ölü yakma törenleri
 Ölü yakma törenlerinde en büyük oğul ya da yakın akrabanın oğulu görevlendiriliyor.Ghatlar Hindu hacıların dini ritüellerini yerine getirmek ve ölüleri yakmak için kullanılıyor.Yakma işini organize eden bir sistem var ve her şeyi onlar organize ediyorlar ve belirli bir ücreti var.Yakma işlemleri neredeyse 24 saat devam ediyor.Ayrıca elektrikli fırınlarda var.Ölü önce çiçeklerle süsleniyor,güzel kokulu baharatlar ve sandal ağacı tozu ekleniyor,ağızına pirinç taneleri konuyor ve Ganj'dan su damlatılıyor.Ateş yanmaya başladıktan sonra ilahiler söylenmeye başlıyor.



 Yakma töreni bittikten sonra küller Ganj nehirine bırakılarak ruhun özgürlüğüne kavuşacağına
inanılır.Sadece hamile ve 5 yaşına kadar olan çocuklar yakılmadan Ganj'ın sularına bırakılıyor.
Varanasi'deki önemli tapınaklardan biri Şiva'ya adanmış olan Kashi Vishwanath diğeri de 800kg.saf altın kullanılan Altın tapınak.
Ganj kutsal nehir!!! sabah güneş doğumuna karşı dua ve ayinler zamanı

Varanasi,farklı bir dünya.Gördüklerinize inanmak zor,kendi dünyamızın dışındaki farklılıklar insanı derinden sarsıyor.Sanki bir film platosu içinden geçiyormuş gibi hissediyorsunuz.Yaşamla
ölüm arasında hiçbir sınır olmaması ve ölümün yaşamın bir parçası olarak kabul görmesi şaşırtıcı.
Hindu hacıların ritüelleri,yakma törenleri,şehiri saran duman,sokaklardaki kalabalık,trafik kaosu,
kokular,inanılmaz pislik,inekler,maymunlar,ölülerden arta kalanlardan pay kapmaya çalışan köpekler her şey ama her şey inanılmaz boyutta ve Varanasi'de ki mistizim sizi de içine alıp sarıyor.İnsanlar,ölüler ve hayvanlar birlikte büyük bir yoksullukla ve bunu kabul etmişlikle yaşıyor.İşte tam da burada kendi dünyanızı sorgulamaya başlıyorsunuz.Farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız,kesinlikle görmelisiniz.



 Sevgiyle kalın...

18 Haziran 2015 Perşembe

GİRNE'DE OLMAK....


MÖ:10 yy.da Aka'lar tarafından bir liman şehiri olarak kurulmuştur.Bizans döneminde Arap korsanları tarafından yağma edilmiş ve MS:7 yy.da şehiri koruma amaçlı Girne kalesi yapılmıştır.
Daha sonra Venedik kontrolüne geçen Girne 1570 tarihinde Osmanlı Devleti'ne teslim olmuştur.


Bugün adanın en güzel liman şehiridir.Aynı zamanda Girne iki üniversiteye sahiptir.
Limanda çok sayıda restaurant,cafe ve barda keyifli zamanlar geçirebilir,liman arkası sokaklarda
tarihin izlerini arayarak dolaşabilirsiniz.
 
























Ara sokaklarda çok güzel küçük oteller bulabilirsiniz ya da tercihinizi beach ve casinolara sahip
Cratos Premium,Merit Royal,Dome Hotel,Rocks Hotel,Acapulco Hotel gibi 5 yıldız otellerden yana
kullanabilirsiniz.




























Restaurantlarında Kıbrıs ve dünya mutfağından lezzetler bulacağınız Girne'de geçireceğiniz geceler sizleri mutlu edecektir.
Girne Kalesi,Hz.Ömer Türbesi,St.Hilarion Kalesi,Batık Gemi Müzesi'ni görmeyi unutmayın.
Girne'ye 2km.olan Bellapais köyü ve Manastırı'na kesinlikle gidilmeli.




Ulaşım, uçak harici Anamur ve Alanya'dan tarifeli deniz yolu seferleriyle de sağlanmaktadır.
Kıbrıs'a giderseniz bu liman şehirine uğramadan dönmeyin.


Sevgiyle kalın...



Bellapais Manastırı hakkında detaylar:
http://eflatundinozor.blogspot.com.tr/2014/07/bellapais-manastiri-gordunuz-mu.html



1 Haziran 2015 Pazartesi

KONYA'YA GİDERSENİZ, SİLLE'Yİ GÖRÜN!!!


Konya ili Selçuklu ilçesine bağlı eski bir rum köyü.Konya'nın 8 km.kuzeybatısındadır.Arkeolojik
verilere göre yerleşimi 6000 yıl öncesine kadar gitmektedir.Roma,Bizans ve Kudüs yolu üzerinde
olduğu için önemli bir dini merkezdir.En eski ve en büyük manastırlardan olan Ak Manastır'da
bu köydedir ama askeri alan içersinde kaldığından ziyarete kapalıdır.Bir çok kilise bulunan Sille'de restoresi yapılan,ilk Hristiyan Bizans imparatoru Konstantin'in annesi Helena tarafından
MS.371 de inşa ettirilen Aya Elenia Kilisesi ziyarete açılmıştır.





























 Selçuklu ve Osmanlı zamanında ipek yolu üzerinde olduğundan önemini kaybetmemiştir.
Cumhuriyet öncesi,1924 mübadelesine kadar yoğun olarak hristiyan olan nüfusu 18000 civarı olarak bilinmektedir.
Bugün Sille'de 3700 kadar kişi yaşamaktadır.









Yumuşak volkanik kayalara oyulmuş mağaralar ve mezar taşları günümüze kadar gelmiştir.Sille
yöresinden çıkan bu taş yapı taşı olarak kullanılmıştır.Yörede dokunan ve ünlü olan Sille halı tezgahlarından bu güne maalesef birkaç tane kalmıştır.Ayrıca üzüm bağlarında yetişen üzümleriyle de ünlüdür. 




 
 Bugün,restorasyonu yapılan evleri,kiliseleri,kafeleri, yöresel yemek yapan lokantaları,baraj gölü 
ile turistlerin ilgi odağı olan yerlerin başında gelmektedir.
Konya'ya giderseniz görmenizi öneririm. 


                                                                                  Sevgiyle kalın....