30 Ekim 2013 Çarşamba

MOLLA FENARİ SOKAK'TA ÖZEL BİR ADRES..


 Hadım Hasan Paşa Külliyesi, mescit,medrese,çeşme ve sebile sahip bir yapıdır.Sadrazam Hadım Hasan Paşa tarafından III.Mehmed döneminde kesme taştan yaptırılan külliye,bir yangın sonrası II.Mahmud tarafından tamir ettirilmiştir.Girişin solundaki çeşme kemerinin üzerinde II.Mahmud'un  tuğrası bulunmaktadır.16.Yüzyılda yapılan bina,iki katlı olup,sekiz hücreye,bodrum ve halen suyu bulunan bir kuyuya sahiptir.Restore edilen yapı bugün bir vakıfa aittir ve üst katı vakfın yönetimi tarafından
kullanılmaktadır.










                                                          



                                                 
                                                            
  Külliyenin bahçesinde ki Shafia kafe, kahvesi, lezzetli pastaları ve muhteşem çukalatalarıyla soluklanıp dinleneceğiniz,keyifli sohbetler yapabileceğiniz elit bir mekan.Gidilmeli,görülmeli ve tadılmalı..

                                                     












 Bodrum kata inen merdivenlere yöneldiğinizde, yani Nish'e inmeye başladığınızda karşınızda farklı bir mekan bulacağınızı hissediyorsunuz.Mücevher tasarımcılarının yer aldığı bu bölüm
dekorasyonuyla sizi şaşırtacak.Tasarımcılardan biri olan, Janset Style markasının yaratıcısı Janset Kılıçtaş'ın heykeltıraş kimliğiyle hayat verdiği figürler,farklı ve kendinizi özel hissedeceğiniz tasarımlarıyla takıda çok başarılı olduğu bilinen bir gerçek.
Nish'e gelip bu takıları kesinlikle görmelisiniz.Sıra dışı ve kişiye özel mücevhere tutkunsanız,bayılacaksınız.













 İstanbul turu yaparken, Cağaloğlu,Molla Fenari sokaktaki Hadım Hasan Paşa Medresesi'ni gezmeyi,Shafia Kafe'de mola vererek kahve içip pasta yemeyi sonra da alt katta ki Nısh'e uğramayı Janset Kılıçtaş'ın tasarladığı mücevherleri görmeyi sakın ama sakın unutmayın.





               




                                 Sevgiyle kalın...




28 Ekim 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 59 NEDEN İNGİLİZCE ??


Pazartesi gününe ve de tabii ki haftaya gülümseme ile başlamak için:

Temel İngiltere'ye gitmeye karar vermişti.İngiltere'ye daha önce gitmiş bir arkadaşına akıl danışmış.
''İnculuzlara meramumi nasıl anlaturum?'' diye sormuş.
Arkadaşı tecrübesini aktarmış:
''Türkçe kelimelerin son hecesini uzatarak söyle'' demiş.
Temel uçağa bindikten on dakika sonra hostese seslenir:
-Hosteeees.
Hostes hemen yanına gelir.Temel,İngilizce'yi sökmeye başladığını düşünür.
Havaalanının çıkışında Temel yine seslenir:
-Taksiii.
Bir taksi gelir.Temel'in kendine güveni gelmiştir.
Taksiciye seslenir:
-Hoteeeeeel.
Taksi otele doğru yol alır.Temel ertesi gün şehirde gezintiye çıkar.Parkta gördüğü bir adama kanı kaynar.Yanına yaklaşır:
-Merhabaaaaaa,nasilsiniiiiiz?der.
Adam cevap verir:
-İyiyiiiiiim,sağooool.
Temel tekrar sorar:
-Türk müsünüüüüz?
Adamın gözleri ışıldar:
-Eveeeeeeeet.
Bunu üzerine Temel adama çıkışır:
-Kardeşim,madem Türksün neden iki saattir İngilizce konuşuyorsun?






                                         Sevgiyle kalın...








KAYNAK:En güzel karışık fıkralar

25 Ekim 2013 Cuma

BOĞAZ'DA BİR ADRES:İSTANBUL VİLAYETLER EVİ


Güneşe vedaya az kaldı,bu güzelim günlerin tadını çıkarın.İşlerinizi erteleyin ve Boğaz'a doğru
yola çıkın;denizin kokusunu içinize çekin,bırakın güneş içinizi ısıtsın,yaşamın keyfini çıkartın.
Bu güzel günde,Kireçburnu'nundaki İstanbul Vilayetler Evi iyi bir seçim olabilir.Denize nazır kafesinde oturun ve bir şeyler için.Boğaz'ın en güzel yerinde,yeni restore edilen Vilayet Evi sizi mutlu kılacaktır.Set üzerindeki restaurantın manzarası müthiş.Fiyatlar uygun,servis güzel.
Pazar günleri açık büfe kahvaltı var,rezervasyon yaptırmak gerekebiliyor.
 
















Kafesindeki 240 yıllık Doğu Çınarı ağacı geniş gövdesi ile görülmeye değer.Ayrıca yan tarafta
restarosyonu biten 1814 tarihli, II.Mahmud Han Çeşmesi üzerindeki kitabeyi okumayı unutmayın.




 Otel kısmında, eğer devlet memuru iseniz konaklama indirimi alabiliyorsunuz.İndirimsiz fiyatı
bile diğer Boğaziçi otellerine göre uygun.
                                                           






























Boğaz'a yolunuz düşerse eğer, uğramayı unutmayın,memnun kalacaksınız.Vale servisi var.






Sevgiyle kalın...








23 Ekim 2013 Çarşamba

GÜNEŞE VEDA..


Ekim ayının son günlerine yaklaştık,güneşli günlere veda etmemize az kaldı.Onun için ben bu güzel ve güneşli günlerden mümkün olduğu kadar faydalanmak için,kendimi deniz kenarlarına,çayıra-çimene atıveririm.Kış boyunca zaten kapalı mekanlarda olacağımızdan bu günlerin keyfini çıkarmaktan yanayım.Bu hafta hava açık ve güneşli olacakmış,her fırsattan yararlanın,kendinizi açık havaya atın,güneşin sıcacık kollarına bırakın,bu günleri kışın soğuk ve gri günlerinde çok arayacağımızı unutmayalım.
Bugün sahilde yaptığım yürüyüş her şeye değerdi.Çocuk parkındaki neşeli çığlıklar,banklarda dinlenenler,yürüyüş yapanlar,spor yapanlar,bisikletlerini keyifle sürenler,sahil kafelerindeki sohbetler,büyük bir ciddiyetle oltaları suya salmış amatör balıkçılar,koşanlar,çimenlerin üzerinde özgürlüklerini ilan edip koşuşturan köpekler,fotoğraf çekenler,sarı güneşin batışını seyreden birbirine sarılmış sevgililer,bize artık uzun bir süre kendini göstermeyecek olan güneşin o sıcaklığını doyasıya yaşamaya,o enerjiyi içlerine doldurmaya çalıştılar.
Yarın,trafik gürültüsü içindeki cadde kafelerinde dinleneceğinize veya kış boyu bıkmadan gidilen avm leri ziyaret edeceğinize, sahile koşun,denizin kokusunu içinize çekin,temiz havada soluklanın,güneş enerjinizi içinize depolayın.Unutmayın ki gri günler kapıda son fırsatlardan yararlanın.

                                                             


 

Sevgiyle kalın..









21 Ekim 2013 Pazartesi

gÜNLERDEN PAZARTESİ 58 BAYRAM SONU..


Bu gün günlerden pazartesi ve uzun bayram tatili ne yazık ki bitti.Her güzel şeyin sonu olduğu gibi; deli gibi beklenen, planlar yapılan,şu güzelim sonbahardan en güzel nasıl faydalanırım diye kafa patlatılan tatilin sonuna gelindi.Öğrenciler okullarına,çalışanlar işlerine geri döndüler.
Artık bir süre uzun soluklu bir tatil yok ama nasılsa biz iki günlük bir tatili bile önüne
arkasına kaynak yaparak uzatma becerisine sahip insanlarız,onun için eminim ki bugün hemen herkes takvimden  önümüzdeki  yılbaşı ve bayramlara bakarak,yeni alternatifler üretmeye başlamıştır diye düşünüyorum.Ama şu bir gerçek ki uzun tatil sonrası ilk iş günü her zaman zordur,hele bir de pazartesi ise..Herkese kolaylıklar diliyorum.

 Haftanın başlangıcına katkı olsun diye  işte haftanın gülmecesi :
*Bir Amerikalı turist olarak Avustralya'ya gider.Kendine bir rehber bulur ve tura başlar.Büyük
bir çiftlikten geçerken,Amerikalı koyunları fark ederek rehbere sorar:
-Bunlar nedir?
-Koyun.
-Koyun mu?Bizi koyunlar buların iki üç katıdır.
Çiftlikte biraz daha ilerler ve otlayan ineklere rastlarlar.Amerikalı yine sorar:
-Bunlar nedir?
-İnek.
-Bunlar inek ha!Bizim inekler buların iki üç katıdır.
Biraz daha ilerler.Bu kez önlerinden kangurular geçer.Amerikalı yine alay etmek için sorar:
-Peki,bunlar ne?
Rehber,sıradan bir cevap veriyormuş gibi sakin bir şekilde şu cevabı verir:
-Çekirge.


Sevgiyle kalın....

14 Ekim 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 57 KURBANLIKLAR


Günlerden pazartesi ve bayram arifesi..Herkesin son bayram hazırlıklarını yaptığı,tatlı telaşların yaşandığı,tatile gidenlerin yola çıktığı gün, bugün.Bayramlar güzeldir de,kurban bayramlarında kurbanlık hayvanlara yapılan eziyetler insanın içini acıtıyor,hayvanların taşınmasından,kesilmesine kadar ne yazık ki insanlıkla bağdaşmayacak manzaralar sergilenmekte ve bu her sene hiç değişmeden devam etmekte.Bu konu ile ilgili geçen bayram yazdıklarımı tekrar etmemek adına o yazının linkini aşağıda veriyorum ve  yine diyorum ki *artık bunlar olmamalı*


                     *HERKESE SAĞLIKLI VE MUTLU BAYRAMLAR DİLERİM.*





http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/10/artik-bunlar-olmamali.html





Sevgiyle kalın....

11 Ekim 2013 Cuma

KIŞA HAZIRmısınız????.




Havalar soğumaya başladı,yağmur ve rüzgar yüzünü gösterdi.Yavaş yavaş kışa doğru geçiş yaparken, bizlerinde artık yaz rehavetinden kurtulup kendimizi ve dolaplarımızı kışa hazırlamanın zamanı geldi gibi.

*Yazlık kıyafet ve ayakkabıları kaldırmadan önce kullanmadıklarımızı ayırmalı ki,boş yere dolap işgali yaşanmasın;sonra her şeyi temiz olarak kaldırmalıyız ki seneye kolaylık olsun.

*Kışın en soğuk günlerinde giydiklerimizi ayrı yere koyarsak,bu mevsimde dolapta boş yere kalabalık olmaz.

*Şapka,eldiven,şal gibi aksesuarlarınızı yerleştirirken hepsini beraber görebileceğiniz biçimde koymaya dikkat edin,seçerken kolaylık olur.

*Eğer geçen seneden temizletmeye vermediğiniz giysileriniz varsa tam zamanı,lazım olduğunda hazır olsun.

*Çantalarınızı kaldırırken muhakkak içlerini kontrol edin ki bütün bir kış aradığınız bir şeyi
önümüzdeki yaz bulmayın.

*Kışlık alışverişe başlamadan önce giysilerinizi elemeden geçirin,belki giyerim diye senelerdir
dolap bekleyen kıyafetlerden önce kurtulun,sonra alışverişe başlayın.

*Moralinizin bozuk olduğu zaman alışveriş yaparken dikkat..Gereksiz parçaları alıp ben bunları
nerede giyerim deme olanağınız çok yüksek.

*Arkadaşla alışverişe çıkmak keyiflidir ama sizi  yönlendirecek kişilere dikkat.En iyi arkadaş sizi
sırasında durduracak arkadaştır.

*Yazın kalıntılarından temizlenmek için saçımız ve yüzümüz için önerilen veya evde yaptığınız
maskeleri kullanarak derin bir temizlik yapalım veya yaptıralım.

*Vücudumuzu kışa hazırlamak,ölü deriyi atmak için hamam her zaman iyi netice verir.
Zamanınız yoksa evde iyice bir keselenmekte sizi canlandıracaktır.




Sevgiyle kalın....

9 Ekim 2013 Çarşamba

PERA'DA BİR GÜN....


 Beyoğlu veya eski ismiyle Pera'yı ne zaman gezseniz sizi şaşırtacak,değişik süprizler karşınıza
çıkabilir.Kaç kere gitseniz bile her seferinde farklı mekanlar,dükkanlar,pasajlar,kitapçılar,ara
sokaklar bulabilirsiniz.Adeta sihirli bir kutudur,içindekiler hiç bitmez,hep size sunacağı bir şeyler mutlaka vardır.Her seferinde yeniden keşfedersiniz,farklı yerler bulup beğenirsiniz veya
hep keyif aldığınız yerlere gidip mutlu olursunuz.

Tünel'den Galatasaray'a doğru
giderken sağ tarafta Midpoint'i
görürsünüz.Geniş ve ferah mekanı
ilgili servis elemanları,bol çeşidi ile sizi yanıltmaz.Ama esas güzelliği arka taraftaki terasıdır.
Yeşilin arasından gözüken manzara,hele ki kenar masaya oturmuşsam benim için her şeye 
değer.    




Odakule'den arka yola geçtiğinizde sağ tarafta Büyük Londra
Oteli'ni göreceksiniz.Girişindeki kadın heykelleriyle dikkat çeken otel konut olarak 1892 de yapılmış daha sonra otel olarak işletilmeye başlanmış.Otelin ünlü konukları arasında gazetesine işgal İstanbul'unu anlatmak için gelen Ernest Hemingway'de vardır.Bence otelin en önemli özelliği,girişinden itibaren sizi sarmalayan o tarihi dokudur.Girişte
salonun dekoru,antika eşyalar,objeler insanı başka bir zaman dilimine ışınlıyor.Teras katındaki
haliç manzaralı kafesinin doyumsuz bir manzarası var,kafeslerdeki çeşitli kuşlar ve çiçeklerin eşliğindeki teras kafeyi güzel birgünde  akşamüstü öneririm.


 Beyoğlu' na gelince Pera Müzesi'ni gezmemek olmaz.1893 tarihinde yapılan Bristol Otel'i olarak kullanılan yapı büyük bir restorasyonun ardından 2005 yılında müze olarak hizmet vermeye başlamıştır.Yorgunluğunuzu ise giriş katındaki kafesinde atabilirsiniz.Kafe, Beyoğlu'ndaki en güzel mekanlardan biri.Özellikle soğukların artık kapıda olduğu şu günlerde unutulmayacak adreslerden.Ferah,sakin ve geniş bir mekan,dostlarınızla sohbet ederken çay veya kahve eşliğinde o lezzetli pastalarından tatmayı unutmayın.Ayrıca daha büyük ve daha çok çeşidin olması gerektiğini düşündüğüm müzenin mağazasından ilginç objeler alabilirsiniz.

               
Sevgiyle kalın...

7 Ekim 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ 56 hayalet



 Hepinize iyi haftalar..Bayram öncesi hazırlıkların tamamlandığı,seyahatlerin planlandığı hafta,
bu hafta.9 Günlük tatile doğru herkesin heyecanlı olduğu kesin.Yaza kadar, bu uzun tatil günlerinin kıymetini bilmek lazım..Tatil programlarının kesinleştiği,hazırlıkların tamamlandığı
bu haftanın bir an önce bitip, tatile başlamak çalışan kesimin en önemli isteğidir.Hak vermek
lazım aslında, böyle uzun bir tatil artık yaza kadar yok.Onun için en iyi şekilde faydalanmak şart.


**İki arkadaş,bir gece mezarlıkta uyumaya karar vermişler.Mezarlığa gidip kendilerine yatacak bir yer bulurlar ve uyurlar.
Gece yarısına doğru büyük bir gürültü duyarlar,yattıkları yerden korkuyla fırlarlar.Korktuklarını
birbirlerine belli etmemeye çalışarak sesin geldiği tarafa doğru yürürler.
Bakarlar ki,az ilerde bir adam yere çökmüş,mezar taşına çekiçle vuruyor.Delikanlılar oldukça rahatlamışlar.Adama yaklaşıp,sormuşlar:
-Bey baba,bu saatte çalışılır mı?Seni hayalet zannettik.Az daha ödümüz patlıyordu.
Adam kafasını kaldırır.Gençleri süzdükten sonra sinirli sinirli homurdanır:
-Geri zekalılar,adımı taşa yanlış yazmışlar.





                                      Sevgiyle kalın...































kaynak:En güzel karışık fıkralar


4 Ekim 2013 Cuma

SEVGİ GÜNÜ:DÜNYA HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ





Bugün dünya hayvanlar günü.Aslında böyle belirli günleri sevmem.Anne,baba,sevgili veya
benzerleri senede bir gün sevilmez,hatırlanmaz.Tüketim amaçlı günler olduklarını düşünürüm.
Belki tek bir şeye yararlı oluyor böyle günler,duyarsız insanlara dokunmaya onları uyarmaya.
Evet,bu gün dünya hayvanlar günü..Sevgili dostlarımızın,can yoldaşlarımızın,doğadaki bütün canlıların,havuzlardaki fokların,sirklerde gösteri yapan,spor kategorisine giren avcılık nedeniyle avlanmayı bekleyen hayvanların günü.
Ve hala kedi,köpek itlafları sürerken,sokak hayvanlarına belirli bir düzeyde barınak sağlanamazken,çocuklarımıza hayvan sevgisi aşılayacağımıza onlardan korkutmaya çalışıyorsak,
eziyet eden birisini gördüğümüz zaman geçip gidiyorsak,dostlarımızı korumaya yönelik gerekli yasaları çıkartmıyorsak,komşumuzu 2 hayvan bakıyor diye şikayet ediyorsak,yapılan yasalar hala
yetersizse,*hayvan sevmeyen insan sevmez* sözü bir şey ifade etmiyorsa,sokakta bir kedi veya köpek gördüğümüzde hislenmiyorsak,şu dünya üzerinde sadece kendi varlığımızı düşünüyorsak,
bu güne özel konuşmalar yapıp sonra yine her şeyi unutarak yaşıyorsak,bütün canlıların dünya üzerinde yaşama hakları olduğuna saygı göstermiyorsak,onları korumuyor,sevgimizi ve şevkatimizi esirgiyorsak daha İNSAN olarak alacak çok uzun yolumuz var demektir.






Sevgiyle kalın....







2 Ekim 2013 Çarşamba

ŞU SONBAHAR GÜNLERİ...



.Size de öyle geliyor mu bilmiyorum,bana günler,haftalar çok çabuk geçip gidiyor gibi geliyor.Bir pazartesi,bir cumartesi,şimdi yazdı ne zaman sonbahar geldi,şunun şurasında yeni yıla ne kaldı,
ömür gelip geçiyor diye düşünüyorum.Aslında bir yazıda okumuştum,asıl olan zamanın gelip geçmesi değilmiş,zamandan biz geçip gidermişiz.İşte böyle geçip gitmeden, günleri değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.Şu güzelim sonbahar günlerinde uzun yürüyüşler yapmak,bir kafede arkadaşlarla sohbete katılmak,parklara gidip kitap okumak,hafta sonları yakın yerlere geziler düzenlemek,doğa yürüyüşlerine katılmak yerine,avm lere koşup lüzumsuz
alışverişler yapmak niye?Zaten önümüz kış,yağmurlu ve soğuk günler kapıda;kapalı yerleri tercih
edeceğimiz günler yakın.Şimdi dışarı çıkın,sonbaharın tadını çıkarın,havayı içinize çekin.Çoluk,
çocuk,tombalak şehirden biraz uzaklaşın mesela Polonezköy'e,Abant'a,Mudurnu'ya,Yedi Göllere
Şile'ye gidin ya da daha yakın olsun derseniz parklara gidin yeşilin kokusunu içinize çekin,deniz
kenarında kafelerde soluklanın ve kışa az kala bu güzel sonbahar günlerinin tadını çıkarın.


                                                    
Sevgiyle kalın....