28 Eylül 2012 Cuma

HERKESE LAZIM,MUTLULUK REÇETESİ..



      *Sinirli olsam da gülümseyerek bana baksan.
     *Akşam görüştüğümüzde,bürodaki işlerini,o günkü negatifliğini orada bıraksan,çanta gibi yanında taşımasan.
     *Bütçemizi aştığımızda harcamalarımıza beraber dikkat etmemiz gerektiğini bilsen.
     *Bir toplantıya giderken beni beğendiğini belirten iki laf söylesen.
     *Sadece belirli günlerde değil ara sıra küçük hediyeler alsan,sende yapmıyorsun diye sevimli
sürprizlerden vazgeçmesen.
     *Sinirli olduğumda susabilsen ve beni sakinleştirsen.
     *Bazen hiç bir şey yapmadan benim de oturma lüksüne sahip olmam gerektiğine inansan.
     *Her konuda yardımlaşmanın ve fedakarlığın tek taraflı olmayacağını bilsen.
     *Arkadaşlarının yanında beni onore etsen,beğenini esirgemesen.
     *Her konuda senin zevklerin ön planda olmasa,bu hayatın ikimize ait olduğunu anlasan.
     *Surat asıp,darılmak yerine sorunu konuşup çözebilsen.
     *Her konuda benimle konuşsan,sorunları paylaşsan,sırların mesafelere sebep olacağını bilsen.
     *Herkesin duymaktan asla bıkmayacağı cümleyi,sık kullansan.Gözlerimin içine bakıp''seni
seviyorum'' desen.
     *Münakaşayı uzatmasan,en son söyleyeceğini ilk başta söylemesen ve sonra da pişman olmasan.
     *Münakaşalarımızda bağırmasan,kabalaşmasan,insanların konuşarak anlaştığını unutmasan.
     *Sana ihtiyacım olduğu zaman yanımda olsan,beni motive etsen.
     *Başkalarını konu ederek münakaşa çıkarmasan.
     *Hatalı bile olsam bazen sen af etsen.
     *Bazen istediğin şeyden vaz geçerek benim için fedakarlık yapsan.
     *Gözlerime bakıp gülümsesen,hayatta benim için sen varsın,senin içinde benim olduğumu hissettirsen.

Yukarıdaki satırlar ben kadın 
                                                }olarak,aşkım için,sevgim için senden istediklerimi yansıtıyor. 
                                ben erkek
                               
 Mutluluğun reçetesi !... Bence budur.
                                                           
                                                        Sevgiyle kalın...


26 Eylül 2012 Çarşamba

VENEDİK'E GİTMEK İÇİN SEBEP ARAMAYIN..



 Venedik demek,aşk demek,romantizm demek.Yağmurlar gelmeden,
bu güzel sonbahar günlerinde bir seyahat düşünüyorsanız,bu özel
şehiri listeye alın.Venedik limanına girerken şehirin ihtişamına
hayran olacaksınız.Ünlü San Marco Meydanı her zamanki gibi
turistler ve güvercinlerle dolu olarak sizi karşılayacak.118 ada
üzerine kurulu Venedik'in tadını çıkarmaya bakın.

Dört atın süslediği,göz kamaştırıcı yapısı ile Aziz Markos Bazalikası önündeki sıra gözünüzü korkutmasın.İçeriye girip ziyaret edin.Merdivenlerden yukarı çıkarak,terastan meydanı ve
liman girişini seyredin.Çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Bazalika'nın karşısındaki,96 metre yüksekliğinde olan ve eskiden kafeslere konan mahkumların meydana atıldığı Çan Kulesi'ne çıkmayı unutmayın,tepeden Venedik'in muhteşem manzarası ayaklarınızın altında.
Eski zamanlarda şehir yöneticilerinin ikametgahı Dükler Sarayı'da muhakkak görülesi yerlerden.
Ünlü Rialto Köprüsündeki hediyelik eşya dükkanlarını gezin,şehrin ara
sokaklarını dolaşırken küçük dükkanlarla ünlü markaları yanyana göreceksiniz.Ayrıca Larga XXII Marzo lüks mağazalarla dolu bir cadde.Özellikle Venedik dantellerinin satıldığı dükkanları ve Murano
camlarından yapılma eşyaların olduğu mağazaları gezmeyi unutmayın.
Dar sokaklarda karşınıza çıkan antikacılar sürprizlerle dolu dükkanlar.
Rialto Köprüsü'nden indikten sonra,köprünün hemen solundaki şehrin
balık ve sebze pazarını ziyaret edin.Venedik yürüyerek dolaşılan bir
şehir,rahat ayakkabılar giyin,ara sokaklarda kaybolun,şehirin heyecanını yaşayın,birbirine benzemeyen sokakları dolaşın,aralarda
küçük kafelerde mola verin,gondolcuların seslerini dinleyin ve bu
olağanüstü şehiri doya doya yaşayın.
Cam işçiliğinin merkezi olan Murano ve renkli evleri ile ünlü Burano
adalarını ziyaret edin.
Venedik denince akla gelen ilk şey gondol turudur.Gondol keyfini muhakkak yapmalısınız.Kanallar arasında dolaşırken eski sarayları,
(14.yy.dal kalma iki yüz saray olduğu söyleniyor.)kanala açılan kapıları ile otel ve evleri görüp,küçük köprülerin altından geçerek büyük kanala çıkacaksınız.Eğer özel birgün kutluyorsanız harika bir şey
yapın,paranıza kıyın ve gondol sefanıza müzisyenler olursa da daha iyi olur bir de tenor ekleyin.Bu aşk şehrinde hayat boyu unutulmayacak bir anınız olacaktır inanın.
                                                

Öğlen yemekleri için büyük kanalın yanındaki
lokantalardan birini seçebilirsiniz.Turistler için set menüleride var.Ara sokaklardaki yerli halkın tercih ettiği küçük,sevimli lokantalarda çeşit çok ve lezzetli yemekler yiyebilirsiniz.Hedefe
daima kalabalık lokantaları alın,fiyat ve lezzette sizi yanıltmazlar.Akşam yemekleri için alternatif
çok,Michelin yıldızlı Da Fiore lokantasında yemekler harika,fiyatlar yüksek.Ristorante Da Ivo şehrin merkezinde,mekan olarak lüks değil
ama yemekler lezzetli.Ayrıca Harry's Bar'da içki
içebilir veya akşamları kiliselerde yapılan konserlerden birine katılabilirsiniz.Otel resepsiyonu Venedik geceleri için sizi yönlendirebilir.Napolyon'un''Avrupa'nın en zarif salonu''diye
                                                         adlandırdığı San Marco Meydanı'nındaki kafelerde klasik müzik
                                                                                  dinleyip,kahve veya bir kadeh şarap için,gece
                                                                                  ışıl ışıl olan meydanın keyfini çıkarın.
                                                                                  Venedik merkez otelleri herzaman biraz daha
            pahalı   olmasına rağmen,şehirin bütün                                                  
            güzelliklerini yaşamanız açısından civarda                                                
            kalmayı tercih etmeyin.

Sevgiyle kalın..















24 Eylül 2012 Pazartesi

SERRA'NIN KEPÇESİ VE BİBERİYELİ PATATES




      Bugün,benim misafir günüm.İlk misafirim,bir beyaz yakalı,daima acelesi olan,bazen zamanı durdurmak isteyen,hep koşan, onun içinde her işini iyi ama çabuk yapmanın yollarını arayan biri.Söz şimdi misafirimde: 


-Merhabalar,ben Serra'nın Kepçesi olarak sizlerle çabuk,kolay ve
lezzetli yemeklerimi bu köşede ara sıra paylaşacağım.
Şimdi,bugün biberiyeli fırında patates yapacağız.Bu yemeği et veya tavuk yanına garnitür olarak koyabilir,ya da ana yemek olarak
salata ile yiyebilirsiniz.Doyurucu,lezzetli,en önemliside çabuk
yapılması.
Orta büyüklükte cam bir pyrex yuvarlak tepsi için:
6 orta boy patates
3 orta boy soğan
2 yumurta
2 büyük çorba kaşığı sıvı yağ
3 büyük çorba kaşığı un
                                                     tuz,karabiber,biberiye(patatese biberiyeye çok yakışır,yakın arkadaşlardır.)
                                                                               


Öncelikle soğanları(patatesler çabuk karardığı için)sonrada patatesleri rende yapalım,iki 
yumurtada kırdıktan sonra diğer malzemeleri ilave edelim.






Hepsini karıştırdıktan sonra,sıvı yağla yağladığımız fırın tepsisine karışımı dökelim.Döktüğümüz karışım,fırın tepsisinin içinde iki
parmak kalınlığını geçmemeli.



 170 derece fırında kızartalım.altınında piştiğine emin olduktan sonra,fırından çıkaralım ve
biraz soğuduktan sonra servis yapalım.İşte size kolay,ucuz ve lezzetli bir yemek.Afiyet olsun arkadaşlar...









                                                 





















21 Eylül 2012 Cuma

10 ADIMDA PARİS


eiffel'e bakış



1.Eiffel kulesindeki uzun sıralar gözünüzü korkutmasın.Bekleyin ve en üst katına çıkın,manzara
muhteşem,Paris ayaklarınızın altında.
2.Seine nehir turunu kesin yapmalısınız.Akşam
yemekli turlarda var,ama biraz pahalı, seçim sizin.
Şu ölümlü dünyada gelmişim Paris'e diyorsanız keyfini çıkarın.
3.Notre Dame Kilise'si,gotik mimarinin en ünlü
eserlerinden,aynı zamanda Napolyon'un tahta çıkma
töreninin yapıldığı katedral.
4.Champ-Elysees.Paris'in en ünlü caddesi.Concorde Meydanı'ndan Arc De Triomphe'a
(Zafer Takı)kadar uzanan bu caddede bütün ünlü markalar bulunmakta.Louis Vuitton mağazası önünde oluşan özellikle Japon'ların çoğunlukta 
olduğu sıra sizi şaşırtmasın.Alışveriş sonrası bir 
kafede mola verin.Hem etrafı seyredin,hem de keyif yapın.Mesela Cafe George V te oturup bir kadeh şarap alabilirsiniz.

Alışveriş için bir diğer adres Galeries Lafayette(çeşit çok)ve Printemps.Farklı ve özel bir şeyler almak için nehrin diğer yakasına Saint Germain ve Saint Sulpice  semtlerine
gitmelisiniz.Tasarım mağazaları,küçük butikler,inanılmaz takı dükkanları sizi bekliyor.


Başka bir açıdan Notre Dame Kilisesi



 5.Montmartre ve Sacre Coeur Kilisesi.
Herkes tarafından bilinen adıyla Ressamlar
Tepesine zaman ayırın.Metrodan indikten sonra 
fenükülerle çıkabilirsiniz ama yokuş olmasına
rağmen yürüyerek çıkmanızı öneririm.Tepeye ulaştığınızda muhteşem beyaz Kutsal Kalp
(Sacre Coeur)kilisesi sizin karşınızda.En büyük 
kilise çanlarından birine sahip olan kilise çok
görkemli.
 Çıkışta sola kıvrılırsanız sokak ressamlarının resim yaptığı,etrafı kafelerle çevrili meydana çıkarsınız.İsterseniz,resminizi yaptırabilir,küçük hediyelik eşya dükkanlarını dolaşabilir ya da kafelerde bir mola verebilirsiniz.Kilisenin yan tarafından küçük tren gibi araçla yapılan
 Pigale ve Montmarte turu süper.Muhakkak yapın,beğeneceksiniz inanın.
 Ressamların meydanından ara sokaklara girin,mevsim kışsa bir bardak şarap alın içiniz
ısınsın.
Bugünün ünlü sanatçılarının bir zamanlar dolaştığı bu sokaklarda dolaşın.Salvador Dali'nin bir
süre yaşadığı evi,müzeyi ziyaret edin.
Gün batımı ve sonrasında kilisenin aşağısındaki basamaklara oturun,muhteşem Paris manzarası
eşliğinde,gençlerin yaptığı müzikleri dinleyin.





Sacre Coeur


6.Şehirde müze ve galeri çok.  Görülmesigerekenlerden bazıları:
Louvre Müzesi, müze çok büyük,

ayağınıza paten taksanız bir günde
bitiremezsiniz.




Müze haritası alın ve ilgilendiğiniz,
merak ettiğiniz bölümleri gezin. 
Zamanınız kısıtlı ise Louvre veya
Musee d'Orsay'dan birini seçin.
Ben ikisini de görmenizi öneririm.





Eiffel'den 276 metreden bakış




Özellikle bu müzeler için,beklemek istemiyorsanız
internet üzerinden biletinizi alın.
Musee Rodin yüzlerce heykeli ve görülesi bahçesi ile Centre
Pompidou ise modern sanat müzesi ve aynı zamanda merkezi olarak gezi defterinize kesinlikle not edilmeli.






   
Paris opera binası önünde gençlerin müziği




.













                                
                                

Seine nehri
                                                 

Disneyland show


Musee Rodin

7.Seine nehri kıyısındakiConciergerie'e giderseniz Marie Antoinette'in idam edilene kadar kaldığı hücreyi,bazı özel eşyalarını,dua
 tesbihini,diğer mahkumların kaldığı hücreleri ve canlandırmaları görünce tüyleriniz diken  diken olacak.ayrıca sergi alanıda bulunan mekan
etkileyici.

Panteheon, kubbesinden sallanan ve dünyanın kendi etrafında dönüşünü simgeleyen sarkacı ve
alt katındaki ünlülerin gömütleri ile görülmesi

 gereken yerlerden. 




disneyland



Montmarte



























  8.Disneyland.İçinizdeki çocuğu uyandırın ve gidin.Sadece çocuklar için değil,büyükler içinde büyülü bir mekan.Miki şapkası ve popcorn alıp,eğlenceye katılın.Tasasız çocukluk günlerine dönün,eğlenin,inanılmaz  geçit törenlerini seyredin,nehir gemisi ile gezin,trene binin,heyecan istiyorsanız da bir çok seçenek var,katılın.
Gezin,kafelerde dinlenin,eğlenin,bir günlükte olsa çocukluğunuzu doyasıya yaşayın.

                                     
 
Champ  Elysees
                           





9.Paris, geceleri yaşayan, eğlencenin sabaha kadar devam ettiği bir şehir.Alternatifler sonsuz.Michelin yıldızlı lokantalar,şık restaurantlar,kaldırım üstü kafeler sizleri bekliyor.



Saint Germain'deki cafe Les DeMagots ve
Cafe de Flore,Notre Dame'ın karşı tarafındaki Cafe Petite Point,kısa molalarınıza örnek cafelerden 
bazıları.Pasta ve makaronları için Laduree 
Pastanesini,özel midye yemekleri için Leon 
lokantasını,Alsace bölgesine ait yemekler için La Maison D'Alsace seçebilirsiniz.
 Saint Michel bölgesi sokakları biraz bizim Nevizade'yi hatırlatır.Buradaki kafelerde ev şarapları eşliğinde peynir fondue keyfi yapmayı  unutmayın.
Fransız peynir  çeşitliliği sizi şaşırtabilir,ayrıca çok lezzetli ve fiyatları uygun.








 Yemek sonrası gidebileceğiniz bar,gece kulübü, müzikholler, jazz kulüpleri sizleribekliyor.
Klasik müzik konserleri için kilise ilanlarını takip edin,çok özel konserler yakalayabilirsiniz,bilet  
bulmak sorun değil.






 Eğer muhteşem Paris Operası'nda opera seyretmek 

istiyorsanız  kesinlikle  önceden bilet  almanız 
gerekiyor.Ve,Concorde Lafayette Oteli'nin 34.üncü katındaki roof barda,(özellikle gece)bir içki alıp,muhteşem manzaranın tadını çıkarın.


                         



         10.Paris şehir içi ulaşımında kesinlikle metro kullanmalısınız.
Metro ağı inanılmaz,metro durakları çok,sistem çok hızlı.Metrolardaki haritaları bulun gideceğiniz durakları işaretleyin,bazı yerlerde hat değiştirmeniz gerekebilir,ayrıca metrolarda haftalık kullanacağınız indirimli biletlerde satılıyor.
                       

Rahat kıyafetlerle Paris'i yürüyerek dolaşmanın tadına da doyulmaz....





*Saint Germain,özel bir semt,tıklayın:http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/09/paris-saint-germain-hatti.html
 


Sacre Coeur merdivenlerinden paris
Conciergerie


Sein nehrinden Paris manzarası





     

Sevgiyle kalın..





                           









       






































                                                         














      







                         

                                                              

















                            









  




               

19 Eylül 2012 Çarşamba

HATA BENDE!...



Yukarıdaki sözü kullanırmısınız?..Ya da siz hiç hata yapmayanlardan mısınız?..Hani bazı
kişiler vardır,ailelerini,çocuğunu,eşini,işini,dostunu,patronunu suçlayan ama asla kendisinde
hata aramayan kişiler.Her olay ve her durumda kendileri haklı karşı tarafsa hep haksızdır.
Sizce böyle bir şey olabilir mi?..İnsanın, durup düşünmesi gerekmezmi?Tabii ki hata yapabiliriz,
mühim olan hata bende diyebilmek.Böyle kişiler ayrıca doğruyu söyleyenlere de itibar etmezler.

Hiç birimiz kanatsız melek değiliz.''Hatasız kul olmaz''deyişi şarkılara söz olmuş.Mühim olan bu
yaptığımız hatalardan ders alabilmekte.Ama eğer hatamızı görmez veya görmek istemezsek,
hep başkalarını suçlarsak daha büyük hatalar yapmamız kaçınılmaz olur.Ve belki de bu yaşamımızı kötü yönde etkileyecek şeylere sebep olacaktır.Düşünün ki, iş hayatında birkaç iş
değiştiren ve her seferinde çalışma ortamlarını suçlayan biri size ne kadar inandırıcı gelir?
Acaba kendisi bir yerde hata yapmış olamaz mı?.Karşıdaki kişiyi suçlamak en kolay yol tabii.
Suçla ve kurtul.Bazen olayların içinde yaşarken objektif düşünemiyoruz ama kendimizi
karşımızdakinin yerine koyarak davranır ve konuşursak, hatalarımızı görebilme ve aza indirme olanağı buluruz diye düşünüyorum.Ben kendim de bu yöntemi uygulamaya çalışıyorum.

Gandhi,Hakikat Yolundaki Tecrübelerimin Hikayesi'de der ki,''İnsan,ancak kendi hatasını
büyüten,başkalarınınkini de küçülten aynada görebilirse,her iki hata hakkında da haklı bir
fikir yürütmeye muktedir olabilir.''




                                       
                                          Sevgiyle kalın...
                                          

17 Eylül 2012 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ





   Eminim,güzel bir hafta sonundan sonra,umarım keyifle yeni haftaya başlıyorsunuzdur.
   Pazartesinin keyfide ne ola demeyin ve durun!..Hemen yüzünüzü ekşitmeyin.Bu hafta
  belki de hayatınızın haftası olacak,belki ummadığınız güzellikler getirecek bir hafta
  belli mi olur?..Yeter ki gülümseyerek karşılayalım güzellikler getirsin diyelim.
  Veeeeeeee,işte Pazartesi fıkranız...
  
 Biri matematikçi,diğeri mantıkçı olan iki rahibe varmış.Bir gün ikisi birlikte,akşam karanlığında
kiliseye doğru yürüyorlarmış.Yarı yolda matematikçi rahibe,mantıkçı rahibeye şöyle der:
-Yaklaşık 20 dakikadır bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklaşıyor.Şu an aramızda 50 metre
mesafe kaldı.
Bunun üzerine mantıkçı rahibe yorum yapar.
-Bunun tek bir mantıklı açıklaması var.Adam bize tecavüz etme niyetindedir.Ondan kurtulmak için
daha hızlı yürümeliyiz.
Hızlı,hızlı yürümeye başlarlar.2 dakika sonra matematikçi rahibe:
-Adam da hızlandı ve aradaki mesafeyi kapatıyor.Şu anda 30 metre arkamızda, der.
Mantıkçı rahibe:
-O zaman mantık olarak koşmamız gerekir,der ve koşmaya başlar.
Üç dakika sonra matematikçi rahibe:
-O da koşuyor ve arayı kapatıyor,şu anda mesafe 10 metre, der.
Mantıkçı rahibe:
-O zaman mantık olarak bizi yakalayacak;birimiz sağa diğerimiz sola saparak kiliseye ulaşmaya
çalışalım.En azından birimiz kurtuluruz, der.
Birbirlerinden ayrılarak sağa sola kaçışırlar.Matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulaşır ve
telaş içinde arkadaşını beklemeye başlar.
Aradan kırk dakika geçtikten sonra mantıkçı rahibe gelir.Matematikçi sorar:
-Ne oldu,ne yaptın?
Mantıkçı rahibe:
-Adam beni takip etti.Mesafe üç-beş adıma kadar azalmıştı.Mantık olarak daha fazla koşmanın
bir anlamı yoktu.
-Eeee...
-Mantık olarak ben durdum,adam da durdu.
-Sonra...
-Mantık olarak ben eteğimi kaldırdım.O da pantolonunu indirdi.
-Peki,daha sonra? 
-Daha sonrası mı var?Mantık olarak,eteğini bir rahibe pantolonunu indirmiş bir adamdan
daha hızlı koşar.




                                                Sevgiyle kalın....






kaynak:En Güzel Karışık Fıkralar


15 Eylül 2012 Cumartesi

PARİS-SAİNT GERMAIN HATTI...




Paris'in Saint Germain bölgesi elit bir bölgedir.Tabii ki otel fiyatları burada daha yüksektir.Önceden rezervasyon yaptırabilirseniz indirim alabilirsiniz.5 Yıldızlı otellerden küçük işletmelere kadar çok seçenek var.Mesela Hotel De Florie ve Hotel LouisII  küçük ama güzel,Saint Germain Bulvarına,metroya çok yakın otellerden ikisidir.Öneririm.Bu bölge marka
mağazaları,inanılmaz tasarım dükkanlarını,görünce sanatçıların neden Paris'te olmak istediklerine hak vereceğiniz sanat galerilerini,atölyeleri,içinden çıkmak istemeyeceğiniz antikacıları,trendy
butikleri,meşhur kafeleri içinde barındırır.Bir sabah kuruvasan ve kahvenizi yanınıza alarak Bulvardan aşağıya doğru yürüyün,ara sokaklar sizi Sein nehri kıyısına çıkaracaktır.Merdivenlerden
inip banklara oturup,eski Fransız flimlerini hatırlayıp hayallere dalın. 


Alışveriş yapacaksanız tasarım mağazaları,özel takılar,trendy kıyafetler sizi bekliyor.Caddeden, Saint Sulpice'e
kadar ara sokaklarda dahil gel,gel diyor.


Saint Germain'den yukarı doğru yürüyünce karşınıza Lüksemburg Bahçeleri çıkar.Güzebir gündbir kaç saatinizi muhakkak ayırın. Şehirin içindeki o yeşilliği yürüme alanlarını,heykellerle süslü parkı gezin,yürüyün,dinlenin keyfini çıkarın.






Lüksemburg Bahçeleri'nden çıkınca,arkanız bahçeye dönük sağ tarafta kısa bir mesafe yürüyünce
karşınıza Panteheon çıkacaktır.Quartier Latin bölgesindeki bu görkemli yapı bugün anıt mezar
olarak kullanılmakta.Girdiğiniz zaman fizikçi Leon Foucault'un kubbeden sarkıttığı 67 metreliksarkacı göreceksiniz.Bu sarkaç dünyanın kendi çevresinde döndüğünün ispatıdır.Alt katta
Voltaire,Victor Hugo,Emile Zola,Alexandre Dumas gibi ünlülerin gömütleri bulunmakta.Çıkışta
ara sokakları gezin,bir kafede soluklanın,sonra devam edin.Sahaflardan ilginç kitaplar,afişler
alabilir,2.el dükkanlardan eski ve ilginç cd ve plaklar bulabilirsiniz.











Geceleri uyumayan bir şehir Paris.Alternatifler çok.Michelin yıldızlı lokantalar,ünlü kafeler,barlar,gece kulüpleri,müzikholler sizi bekliyor.Bunların yanında sinema,tiyatro,opera,konser seçeneklerde var.Bir çok kilisede klasik müzik konserleri yapılıyor,
bilet bulmak sorun değil.Özellikle kentin en eski kilisesi olan Saint Germain kilisesinde ki bir
konseri kaçırmayın derim.
 Hotel D' Anbusson altındaki Cafe Laurent'de keyifli bir jazz dinleyebilirsiniz.

Bölgenin kafeleri içinde en ünlü olanlar Cafe De Mairie,sanatçı ve aydınları ağırlayan Les 
Deux Magots ve Cafe De Flore.Küçük masalara oturup bu özel yerlerin keyfini çıkarıp,etrafı seyredin.







Fransız mutfağı çok seçenek  sunar.Ama özellikle peynir veya et fondue yemelisiniz.Tercihim peynirden yana,Fransa'dayız.
Aslı Belçika olan Leon' da bir çok çeşit sunan bir lokanta,ama eğer midye seviyorsanız,Moules
yemelisiniz.Midyenin çeşitli mesela rokfor peyniri ile pişirilip size çömlek bir kapta ve 
yanında patatesle sunumu ve lezzeti harika.
Denemelisiniz.
Rafine bir akşam yemeği içinse kesinlikle yer ayırtmalısınız.


*Paris'i kısa sürede gezmek istiyorsanız,tıklayın:http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/09/10-adimda-paris.html

*Versailles Sarayı'nı görmelisiniz,tıklayın:http://eflatundinozor.blogspot.com/2012/10/bir-devrin-sembolu-versailles-sarayi.html
                   




                                                                  Sevgiyle kalın..
                                 

12 Eylül 2012 Çarşamba

2 GÜNDE LONDRA'YI GEZMEK....

 2 Günlüğüne,ilk defa Londra'ya   geldiniz ve en iyi şekilde gezmek istiyorsunuz,nereden başlamalı,neler yapmalısınız?....Öncelikle şehir  turu(sıghtseeıng tour)yapan tur otobüsleri için bir bilet alın.

er geniş  kapsamlı bir tur satın alırsanız size bazı  indirimler ve Thames nehirinde ücretsiz geziler sağlayabiliyor.Üstü açık bu keyifli otobüslerle istediğiniz durakta iniyorsunuz ve çevrenizi gezdikten veya yemek yedikten sonra o duraktan ya da başka duraktan gelen tur otobüsüne biletinizi göstererek biniyorsunuz.Otobüsler şehiri ring seferi yaparak dolaşıyor,bu şekilde bir gezi size
zamanınızı iyi kullanmanızı sağlayacaktır.


Londra, müzeler ve sanat galerileri ile dolu bir
şehir.En fazla görmek istediklerinizi seçin,özellikle prenses Diana'nın da evlendiği ST.Paul's Cathedral görülmeye değer,200 basamaktan biraz fazla olan merdivenlerden yukarıdaki galeriye çıkın,muhteşem!.Dolaşırken
muhakkak kulaklık alın, ayrıca Nelson'unda olduğu alt kattaki gömütleri de görün.II.Dünya Savaşı'nda bombalardan korunmuş nadir binalardan.British Museum,Tower Of London,Museum Of London,Tate Museum  
   
gezmenizi tavsiye edeceğim diğer yerler.
Kraliçenin Londra'daki evi Buckingham Palace'ı,Trafalgar Suquar'ı(Londra'nın kalbi ve buluşma noktası)
 Palace Of Westminster'ı yani Lordlar ve Avam kamarasının toplandığı parlemento binasını,
kraliyet ailesinin taç giyme ve cenaze 
törenlerinin yapıldığı Westminster Abbey'i görmeyi  unutmayın.
Elinizdeki harita ve tur otobüsleri ile yukarıda 
yazdığım yerleri rahatlıkla dolaşabilirsiniz.
Akşamüstü Thames nehir gezisi size keyif verecek yine özellikle akşamüstü London Eye'a binin.40 dakika süren,çok hoş bir deneyim.Yanınızda fotoğraf makinelerinizi bulundurun.


Meşhur Harrods ve Harvey Nichols  mağazalarını bir şey almasanız bile gezin.



Ayrıca  Oxford Street'de Topshop,
Marks&Spenser,Seldfridges ve daha bir sürü mağaza sizi bekliyor


Özel bir şeyler almak istiyorsanız, Carnaby Street'i öneririm.
Ayakkabıların çılgını Irregular Choice'a uğramadan geçmeyin.
  .
İngiliz mutfağında çeşit fazla olmadığından dünya mutfaklarından yemekler yiyebileceğiniz restaurantlar çok.İngiliz'ler daha çok fırın et ve yanında sebze ve patates kızartması olan yemekleri tercih ediyorlar.
Morina veya mezgit  balığının sosla kızartılıp yanında patatesle servis edilen Fish And Chips geleneksel tat. Benimde tercihlerimden .İngiliz Pubları çok meşhur biliyorsunuz.Ahşap dekorasyonlu şık  publarda her tür içki var, yorgunluğunuzu böyle bir pubda çıkardıktan sonra tekrar devam edin. 

Eğer güzel bir havada Londra'daysanız kesinlikle az da olsa zaman ayırıp,Hyde Park'a gidin,
hatta elinize hot dog denilen çok lezzetli sosisli sandviçlerden alıp çimenlere uzanın,güneşin tadını
çıkaranları seyredin.     


     
   

       



   
       

 Unutmayın,Londra konser ve tiyatro şehri , seyahatiniz önceden planlı ise gitmek istedikleriniz için yer ayırtın,eğer bu şansı yakalayamadınızsa da üzülmeyin,tekrar bu güzel şehire
gelmek için bir sebebiniz daha olur.Çünkü Londra gezmek ve
görmekle bitmez.





    
     
   *Londra'nın sembolü London Eye ile ilgili video için linki tıklayın:LONDON EYE LONDRA'YA BAKMAK..   
   *Noel öncesi Londra sokakları için linki tıklayın:   http://eflatundinozor.blogspot.com/2013/12/noel-oncesi-londrada-olmal.html

  

    Sevgiyle kalın..